Bunlar, kendi zamanlarının uyumsuz yabancılarıdır. Ne onun ahiretine inanacak kadar sade, ne de bunun dünyasıyla hoşnut olacak kadar aşağılık insanlar. Din hurafe, tabiat sahipsiz, gök elçisiz ve mesajsız, yer bulanık ve çirkin, uygarlık omuzda ağır ve anlamsız yük, hayat tüketim de tüketim, sanatlar hep kılıf, felsefeler hep laf kalabalığı, varlık boş, insan kof, var olmak abes, var oluş dilsiz, ölü ve duygusuz, ebediyet ıssızlığın uçsuz bucaksız kör çölü... Dayanamaz hale geldiler. Korku onları ne yapacaklarını bilemez hale getirdi. Cinnet, tuğyan, intihar, kasavet, kaygı, feryat... Veya, unutuş, sarhoşluk, uyuşturucu ve tekrar uyuşturucu, lsd, marihuana, eroin... Veya... Heyecan, hokkabazlık, yoga, nefis terbiyesi, mazdeizm, sûfilik, büyü, ruhlarla oynama... Nihayetinde boş işler! 
Diyeceksiniz ki bunlar hastalıktır, sapkınlıktır. Evet, ama hastalıklar ve sapkınlıklar da soyut, zihinsel, içsel ve gerçekten kaçışla ilgilidir. Unuttunuz mu, dünün hastalıkları neydi? Veba, taun, çiçek, trahom ve açlıktan, uygun olmayan iklimden ve çalışma koşullarından kaynaklanan hastalıklar vs. Hepsi somut, hepsi maddi, hepsi gerçek!
      
             -
            Çöle İniş (Hubut - Kevir) -
            Sayfa 129
          
          Türü
          Diğer
              Sayfa Sayısı
              527
          Baskı Tarihi
              Eylül 2010
          ISBN
              978-605-5482-00-8
          Baskı Sayısı
              0. Baskı
          Basım Yeri
              Ankara 2010
          Mütercimi
              Prof.Dr.Hicabi Kırlangıç - Prof.Dr.Derya Örs
          Orijinal Adı
              Hubut der Kevir
          Birden elindeki elmayı uzattı ve gözleriyle benden onu dişlememi istedi. Fakat ben dudaklarımı daha sıkı kapattım. Yüreğimdeki dilsiz bir duygu diyordu ki an, büyük bir inkılâp anıdır. Bütün varlık olduğu yerde durmuş heyecanla bekliyordu. O, bir isyan alevi gibi karşımda dalgalanıyor ve sabırsız yakıyordu beni. Bense kalbinde korkunç bir volkanın patlamak için sabırsızlandığı dağ zirvesinin sakinliğine sahiptim. O her an daha kararlı ve saldırgan, ben her an daha tereddütlü ve ezgin. Günah duygusu.
      
    