Ayten -  (soldaki  kapıdan  girer)  Bonjur  Büyükbaba! 
Maruf Bey -  Maşaallah  benim  hanım kızım!  Şebnur'u  çağırıyordum  da... 
Ayten -  Bir şey  mi  isteyeceksiniz?  Ben  yapayım. 
Maruf Bey -  Bir  sade kahve  söyleyecektim... 
Ayten -  Yoo,  Büyükbaba!  Ben  size  sade kahve  tavsiye edemem! 
Maruf Bey -  O  da  neden  yavrum? 
Ayten -  Bilirsiniz  ki;  kahvenin  bileşiminde  kafein  vardır,  kafein  uyarıcıdır,  kalp  üzerinde  etkilidir,  yaşlılara  zarar verir,  atardamarları  kastığı  gibi  sinirleri  de  yorar. 
Maruf Bey -  Peki,  içmem...  (biraz  daha  içeri girer  ve  yavaş yavaş  salona  alışır,  yerleşir)  Sen  bunları  tifodan  yattığın  zaman  mı  öğrendin? 
Ayten -  Ben  tifoya  tutulmadım  ki... 
Maruf Bey -  Ya!  Saçların  yeni  uzuyor  da  ben  tifoya  tutulmuşsun  sandım. 
Ayten -  Hayır;  saç kesmek  şimdi  modadır.  Bugünkü  beşeriyet  kadınla  erkeğin  arasında,  baştan  taşkın  bir  alametifarika  istemiyor. 
Maruf Bey -  Acayip...  Erkekler  de  kadınlara  benzemek  için  öyle  taşkın  alametifarikaları  izale mi  ediyorlar? 
Ayten -  Oo...  Büyükbaba! 
Maruf Bey -  Yani  sakallarını  bıyıklarını  kaldırıyorlar  mı? 
Ayten -  Elbette.  Bugün  erkekler  sakallı  bıyıklı  değildirler.  Babama  bakmadınız  mı? 
Maruf Bey -  Baban  zaten  biraz  köseydi.  Ben  yaşlandıkça  köseliği  artmış  sandım.
      
             -
            Deli -
            Sayfa 12
          
          Sayfa Sayısı
              190
          Yazılış Tarihi
              1930
          ISBN
              978-975-10-3118-1
          Basım Yeri
              İstanbul
          Editörü
              Aslıhan Karay Özdaş
          Bence, Refik Halit’in affı kararı üzerinde bu içli yazılarının tesiri büyük olmuştur. Atatürk’ün bunları okuyup duygulandığını yakından biliyorum. Fakat, birkaç zamandır gönlünde beslemekte olduğu bu af arzusunun nihayet kanuni bir şekilde uygulanmasına yol açan yazı –buna bir eser de diyebiliriz- öyle sanıyorum ki, Refik Halit’in Deli adlı küçük bir komedya kitabıdır.Atatürk, hiçbirimizin görmediği bilmediği bu eserciği nereden bulmuştu ve ona kim göndermişti hatırlayamıyorum.
      
    