Türü
Şiir
Sayfa Sayısı
528
Baskı Tarihi
şubat 2008
ISBN
978-975-01295-2-0
Baskı Sayısı
0. Baskı
Basım Yeri
Ankara
Yayın Evi
Yarımelma

Leş misin, davranmıyorsun

Davran artık kârbânın arkasından durma, koş! Mahv olursun bir dakîkan geçse hattâ böyle boş. Menzil almışlar da yorgun, belki senden bîmecâl! Belki yok, elbette öyle! Sen ne etmiştin hayâl Şöyle gözden geçse bir hilkat temâşâ-hânesi: Çıkmıyor bir zerre fa´âliyyetin bîgânesi. Asümânî, hâkdânî cümle mevcûdât için Kurtuluş yok sa´y-i dâimden, terakkîden bugün. Yer çalışsın, gök çalışsın, sen sıkılmazsan otur! Bunların hakkında bilmem bir bahânen var mı Dur! Mâsivâ birşey midir, boş durmuyor Hâlik bile: Bak tecellî eyliyor bin şe´n-i gûnâgûn ile. Ey, bütün dünya ve mâfçhâ ayaktayken; yatan! Leş misin, davranmıyorsun Bâri Allah´tan utan

Türü
Şiir
Sayfa Sayısı
528
Baskı Tarihi
şubat 2008
ISBN
978-975-01295-2-0
Baskı Sayısı
0. Baskı
Basım Yeri
Ankara
Yayın Evi
Yarımelma
Neden Altını Çizdim?
Çocukken yaptığımız bazı teşbihleri hatırlattı...

Teşbîh

Hükmün ki tahakküm edemez seyrine bir şey; Bir anda bu pâyansız olan cevvi eder tayy Bir an, diyerek eylemişim bilmiyerek, bak! Takyîd zamanla seni ey Fâtır-ı Mutlak! Bâkîyi beşer her ne kadar etse de tenzîh. Fâniyyeti îcâbı, eder kendine teşbîh!

Türü
Diğer
Sayfa Sayısı
128
Baskı Tarihi
2006
ISBN
9750810872
Baskı Sayısı
0. Baskı
Yayın Evi
YKY
Neden Altını Çizdim?
"İlhan Berk, Aforizmalar’ında şiirin felsefesiyle kesiştiği yerde kuruyor sözü."

İlhan Berk'le Aforizmik Ritimler

• Yazmak için hep bir neden vardır. Yazmak dediğimiz belki de budur. • Anlamadığım için değil, anladığım için yüksünüyorum. • İnsan eksiktir. • Adlandırılmayan yoktur. • Düzenindedir her şey, bir yaprağın. • Dünya bir metin. Bunu okuyoruz. • Yazarak faydalı olmak… Hiç düşünmedim bunu. • Varolan sonsuzdur. • Yazarak faydalı olmak. Hiç düşünmedim bunu.Bir sığınma gibi gelmiştir bu bana. • Tanrı. Büyük yabancı. Başka hiçbir sözcük bu denli hem yakın, hem uzak olamaz. Tanrı üstüne hiçbir şey bilmiyoruz aslında: Biliyormuşuz gibi davranıyoruz. • Aşk doğasında benzersizliği, yalnız onu taşır. • İstek yoksa ten ölüdür. • Dünya şeylerin! Biz azınlığız. • Yol düşüncesi, yolu sırtlanarak yürür. • Yazmak: Sessizliği kanatmak… Hepsi bu. • Yalnız, kaybolduğumuzda varız. • Sessizlik sözün sonsuz, yazınsal boyutudur. • Yaşama her yerde eşlik eden ölümdür. • İnsan, hep kendidir.

Kudüs

Bir Türk Kudüs'ü yoktu. Bir Arap Kudüs'ü var mıydı? Hayır. Ne Katolik, ne Ortodoks, ne de Yahudi Kudüs'ü! Kudüs Haçlı alemi, Davud mühürlü sancaklar altında göze görünmez orduların sessizce alıp verdikleri bir yer. Bu defa o şehrin bu yakasında Süleyman'ın olduğu kadar Yahudi olan Kudüs'ü görüyorum.

Türk düşmanı

Yusuf Hani, milliyetçi olduğu için Türk düşmanı değildi. Türk düşmanı olmak moda olduğu için ve zarar da vermediği için öyle idi. Ve takındığı bu sıfatı boynundaki kravattan fazla önemsediği de yoktu.

Açlık

Sokak inlemektedir. Büsbütün aç, bir parça ağaç kışrı ve kuru portakal kabuğu bile bulamayan, karınları bağırsaklarının içine karışmış, sürüne sürüne kaldırım üstüne çıkan insan iniltisini dinliyorduk. - Cuani.. Cuani... Yanımızdan bir çöp arabası geçti, kenarından bir kol sarktığını gördüm. Belediye, ölü ve can çekişenleri topluyordu. Gün doğmadan sokağı susturmak lazımdı. Süprüntü maşası ve ölüm, elele Beyrut'un hazin tuvaletini yapıyorlar.

Bürokrasi

İfratlar bırakılırsa, bürokrasiye karşı her türlü şiddet benim hoşuma gider. Bürokrasi bilhassa bizde tembelliği, kafasızlığı, kötü niyeti, bilgisizliği meşrulaştırmak demek olmuştur.

Kuru hükümler

İttihat ve Terakki başkanlarının milletlerarası meseleler ve davalar hakkındaki fikirleri, önceki kuşaktan daha esaslı olmamıştır. - Alman yenilmez. Yahut: - İngiliz yenilmez. Hepsinde bu kuru hükümler: Yere atıldığı zaman, aşık kemiğinin ne tarafı üste geleceğini hiç kimse bilmez, fakat üste gelen tarafa niyet tutmuş olanlara bizde dâhi denir.

Altı nişan

Karargahla siper arasındaki derin uçurumu bu kadar yakından sezmemiştim. Nişan ve madalyalarımdan ikisini göğsüm süslü olmak için, birini operada nefis bir oyun seyrettiğim için, birini Hamburg Belediyesinin ziyafetinde bulunduğum için, bir başkasını Baden- Baden kasabasında bir imparator yüzü gördüğüm için almıştım. Bu iptizalden sonra, tanıdığım bazı subaylar arasında kırmızı, beyaz şeritlerini koparıp atanlar ve madalya taşımamak için yemin edenlere sık sık rastgelmişimdir.

Ahmed'i kumarda kaybettik!

Anadolu Ahmed'ini soruyor. Ahmed, o daha dün bir kurşun istifinden daha ucuzlaşan Ahmed, şimdi onun pahasını kısmış, tırnaklarını büzmüş, bize dimdik bakan ana kartalın gözlerinde okuyoruz. Ahmed'i ne için harcadığımızı bir söyleyebilsek, onunla ne kazandığımızı bir anaya anlatabilsek, onu övündürecek bir haber verebilsek... Fakat biz Ahmed'i kumarda kaybettik!