Türü
Roman
Sayfa Sayısı
245
Baskı Tarihi
1998
ISBN
9789754706482
Baskı Sayısı
9. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
İletişim
Ölümle yaşam arasında mizahla felsefenin edebi buluşması olan hikaye oyunu İhsan Oktay Anar’ın postmodern yaklaşımıyla olağanüstü bir hal alıyor. Öyle bir oyundur ki bu her hikaye için yaşamın ömrüne bir yeni saat eklense de kazanmak için değil, sadece ve sadece oyunun zevki için, hikaye anlatmanın eşsiz tadı için oynanıyor.

Erkek milleti

Hemen her erkek, bilip görmediği, bu yüzden hayal etmek zorunda kaldığı kadınları kendi pembe hülyalarıyla bir kez süsleyince, onlarla karşılaştıktan sonra bile gerçeği değil, bu süsleri görmeye devam ederdi.

Türü
Roman
Sayfa Sayısı
245
Baskı Tarihi
1998
ISBN
9789754706482
Baskı Sayısı
9. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
İletişim
Ölümle yaşam arasında mizahla felsefenin edebi buluşması olan hikaye oyunu İhsan Oktay Anar’ın postmodern yaklaşımıyla olağanüstü bir hal alıyor. Öyle bir oyundur ki bu her hikaye için yaşamın ömrüne bir yeni saat eklense de kazanmak için değil, sadece ve sadece oyunun zevki için, hikaye anlatmanın eşsiz tadı için oynanıyor.

Güç tutkusu

Belki de güç tutkusunun insanı vardıracağı yegâne yer, erkeklik ve onu kullanmanın en kaba yolu olan şiddetti. Gel gör ki şiddetin en yalın biçimi, güzel olan, belki de dişil bir şeyi parçalamak ya da kirletmekti; bu da elbette insanda güçlü olduğu duygusu uyandırırdı.

Türü
Hikâye
Sayfa Sayısı
163
Baskı Tarihi
2009
ISBN
9753638029
Baskı Sayısı
0. Baskı
Yayın Evi
Yapı Kredi Yayınları
"Her gün, daima öğleden sonra oraya gidiyor, koridorlardaki resimlere bakıyormuş gibi ağır ağır, fakat büyük bir sabırsızlıkla asıl hedefine varmak isteyen adımlarımı zorla zapt ederek geziniyor, rastgele gözüme çarpmış gibi önünde durduğum "Kürk Mantolu Madonna"yı seyre dalıyor, ta kapılar kapanıncaya kadar orada bekliyordum." Kimi tutkular rehberimiz olur yaşam boyunca. Kollarıyla bizi sarar. Sorgulamadan peşlerinden gideriz ve hiç pişman olmayacağımızı biliriz. Yapıtlarında insanların görünmeyen yüzlerini ortaya çıkaran Sabahattin Ali, bu kitabında güçlü bir tutkunun resmini çiziyor.

Anlaşılması zor bir mahluk

İnsanlar birbirlerini ne kadar iyi anlıyorlar... Bir de ben bu halimle kalkıp başka bir insanın kafasının içini tahlil etmek, onun düz veya karışık ruhunu görmek istiyordum. Dünyanın en basit, en zavallı, hatta en ahmak adamı bile, insanı hayretten hayrete düşürecek ne müthiş ve karışık bir ruha maliktir!.. Niçin bunu anlamaktan bu kadar kaçıyor ve insan dedikleri mahluku anlaşılması ve hakkında hüküm verilmesi en kolay şeylerden biri zannediyoruz? Niçin ilk defa gördüğümüz bir peynirin evsafı hakkında söz söylemekten kaçtığımız halde ilk rast geldiğimiz insan hakkında son kararımızı verip gönül tahatıyla öteye geçiveriyoruz?

Türü
Hikâye
Sayfa Sayısı
163
Baskı Tarihi
2009
ISBN
9753638029
Baskı Sayısı
0. Baskı
Yayın Evi
Yapı Kredi Yayınları
"Her gün, daima öğleden sonra oraya gidiyor, koridorlardaki resimlere bakıyormuş gibi ağır ağır, fakat büyük bir sabırsızlıkla asıl hedefine varmak isteyen adımlarımı zorla zapt ederek geziniyor, rastgele gözüme çarpmış gibi önünde durduğum "Kürk Mantolu Madonna"yı seyre dalıyor, ta kapılar kapanıncaya kadar orada bekliyordum." Kimi tutkular rehberimiz olur yaşam boyunca. Kollarıyla bizi sarar. Sorgulamadan peşlerinden gideriz ve hiç pişman olmayacağımızı biliriz. Yapıtlarında insanların görünmeyen yüzlerini ortaya çıkaran Sabahattin Ali, bu kitabında güçlü bir tutkunun resmini çiziyor.

Tahammül edebilmek

Deli olacağım, yahut öleceğim dersem yalan söylemiş olurum. İnsan tahammül edemeyeceğini zannettiği şeylere pek çabuk alışıyor ve katlanıyor. Ben de yaşayacağım.. Ama nasıl yaşayacağım!... Bundan sonraki hayatım nasıl dayanılmaz bir işkence olacak!.. Ama ben dayanacağım... Şimdiye kadar olduğu gibi...

Türü
Hikâye
Sayfa Sayısı
163
Baskı Tarihi
2009
ISBN
9753638029
Baskı Sayısı
0. Baskı
Yayın Evi
Yapı Kredi Yayınları
"Her gün, daima öğleden sonra oraya gidiyor, koridorlardaki resimlere bakıyormuş gibi ağır ağır, fakat büyük bir sabırsızlıkla asıl hedefine varmak isteyen adımlarımı zorla zapt ederek geziniyor, rastgele gözüme çarpmış gibi önünde durduğum "Kürk Mantolu Madonna"yı seyre dalıyor, ta kapılar kapanıncaya kadar orada bekliyordum." Kimi tutkular rehberimiz olur yaşam boyunca. Kollarıyla bizi sarar. Sorgulamadan peşlerinden gideriz ve hiç pişman olmayacağımızı biliriz. Yapıtlarında insanların görünmeyen yüzlerini ortaya çıkaran Sabahattin Ali, bu kitabında güçlü bir tutkunun resmini çiziyor.

Kadın

Kadın, benim için, muhayyilemi kamçılayan, sıcak yaz günlerinde zeytin ağaçlarının altına uzandığım zaman yaşadığım bin bir türlü maceraya iştirak eden, maddilikten uzak, yaklaşılmaz bir mahluktu.

Türü
Hikâye
Sayfa Sayısı
163
Baskı Tarihi
2009
ISBN
9753638029
Baskı Sayısı
0. Baskı
Yayın Evi
Yapı Kredi Yayınları
"Her gün, daima öğleden sonra oraya gidiyor, koridorlardaki resimlere bakıyormuş gibi ağır ağır, fakat büyük bir sabırsızlıkla asıl hedefine varmak isteyen adımlarımı zorla zapt ederek geziniyor, rastgele gözüme çarpmış gibi önünde durduğum "Kürk Mantolu Madonna"yı seyre dalıyor, ta kapılar kapanıncaya kadar orada bekliyordum." Kimi tutkular rehberimiz olur yaşam boyunca. Kollarıyla bizi sarar. Sorgulamadan peşlerinden gideriz ve hiç pişman olmayacağımızı biliriz. Yapıtlarında insanların görünmeyen yüzlerini ortaya çıkaran Sabahattin Ali, bu kitabında güçlü bir tutkunun resmini çiziyor.

Gülümseme

Dünyada bana hiçbir şey, tabiattan melül bir insanın zorla gülmeye çalışması kadar acı gelmemiştir.

Türü
Hikâye
Sayfa Sayısı
163
Baskı Tarihi
2009
ISBN
9753638029
Baskı Sayısı
0. Baskı
Yayın Evi
Yapı Kredi Yayınları
"Her gün, daima öğleden sonra oraya gidiyor, koridorlardaki resimlere bakıyormuş gibi ağır ağır, fakat büyük bir sabırsızlıkla asıl hedefine varmak isteyen adımlarımı zorla zapt ederek geziniyor, rastgele gözüme çarpmış gibi önünde durduğum "Kürk Mantolu Madonna"yı seyre dalıyor, ta kapılar kapanıncaya kadar orada bekliyordum." Kimi tutkular rehberimiz olur yaşam boyunca. Kollarıyla bizi sarar. Sorgulamadan peşlerinden gideriz ve hiç pişman olmayacağımızı biliriz. Yapıtlarında insanların görünmeyen yüzlerini ortaya çıkaran Sabahattin Ali, bu kitabında güçlü bir tutkunun resmini çiziyor.
Neden Altını Çizdim?
''kendilerinde de aynen mevcut olan birtakım giyiniş ve hareket garabetlerini yalnız başkalarında görüp alaya alarak fıkır fıkır gülmekten başka işleri yoktu:'' cümlesi beni beynimden vurdu açıkçası..

Biriyle alay edip gülmek

Sonradan, bu eve gidip geldikçe, bu çocukların hepsiyle ahbap oldum. Hiç de fena insanlar değillerdi. Yalnız boş, bomboş mahluklardı. Yaptıkları münasebetsizlikler hep buradan geliyordu. İçlerinin esneyen boşluğu karşısında ancak başka başka insanları istihfaf ve tahkir etmek, onlara gülmek suretiyle kendilerini tatmin edebiliyorlar, şahsiyetlerinin farkına varıyorlardı. Konuşmalarına dikkat ederdim. İktisat Vekâleti'nin en küçük iki memuru olan Vedat'la Cihat'ın daire arkadaşlarını, Raif efendinin büyük kızı Neclâ'nın da mektep arkadaşlarını çekiştirmekten, kendilerinde de aynen mevcut olan birtakım giyiniş ve hareket garabetlerini yalnız başkalarında görüp alaya alarak fıkır fıkır gülmekten başka işleri yoktu: '' Muallâ'nın düğünde giydiği o tuvalet neydi ayol? Kıh, kıh, kıh!'' '' Kız bizim Orhan'ı nasıl tersledi, bir görseydin.. Kah, kah, kah!''

Türü
Deneme
Sayfa Sayısı
168
ISBN
9757618497
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
İstanbul Fetih Cemiyeti
Arka Kapak: "Yahya Kemal için İstanbul, tabiî güzelliğinin yanında, Türk milletinin fizyolojik olarak kazandığı mükemmeliyeti, kültür ve medeniyette vardığı seviyeyi gösteren bir şehirdir. Bu sebepten olmalı ki o, İstanbul'u çok sever; onun içinde yaşamaktan, onu keşfetmekten büyük zevk duyar. Türk kültür ve edebiyatında İstanbul'un manasını ilk kavrayan yazar Yahya Kemal'dir. İşte "Aziz İstanbul" Yahya Kemal'in İstanbul'a olan sevdasını derinden hissedeceğimiz yazılardan müteşekkil meşhur eseri..." Sana dün bir tepeden baktım azîz İstanbul! Görmediğim gezmediğim, sevmediğim hiçbir yer. Ömrüm oldukça, gönül tahtıma keyfince kurul! Sâde bir semtini sevmek bile bir ömre değer. -Kendi Gök Kubbemiz'den-

İstanbul a dönmek isterim ben

Gelmek'çün ikinci bir hayata Birgün dönüş olsa ahiretten; Her ruh açılıp da kâinata Keyfince semada bulsa mesken; Talih bana dönse nazikâne Bir yıldız verse malikâne Bigâne kalır o iltifata İstanbul'a dönmek isterim ben

Türü
Deneme
Sayfa Sayısı
168
ISBN
9757618497
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
İstanbul Fetih Cemiyeti
Arka Kapak: "Yahya Kemal için İstanbul, tabiî güzelliğinin yanında, Türk milletinin fizyolojik olarak kazandığı mükemmeliyeti, kültür ve medeniyette vardığı seviyeyi gösteren bir şehirdir. Bu sebepten olmalı ki o, İstanbul'u çok sever; onun içinde yaşamaktan, onu keşfetmekten büyük zevk duyar. Türk kültür ve edebiyatında İstanbul'un manasını ilk kavrayan yazar Yahya Kemal'dir. İşte "Aziz İstanbul" Yahya Kemal'in İstanbul'a olan sevdasını derinden hissedeceğimiz yazılardan müteşekkil meşhur eseri..." Sana dün bir tepeden baktım azîz İstanbul! Görmediğim gezmediğim, sevmediğim hiçbir yer. Ömrüm oldukça, gönül tahtıma keyfince kurul! Sâde bir semtini sevmek bile bir ömre değer. -Kendi Gök Kubbemiz'den-

Müslüman rakam

... 857 deyince İslâm'ın İstanbul'a girdiğini hissediyoruz, bu rakamda anlı şanlı bir tınnet var; 1453deyince bilâkis Bizans'ın Türklere mağlup oluşu idrak olunuyor, bu rakamda bilâkis bir can çekişme, bir ufunet, bir günlük kokusu var. Bu rakamlardan biri Müslüman, diğeri değil!

Türü
Deneme
Sayfa Sayısı
175
ISBN
6054056293
Baskı Sayısı
5. Baskı
Yayın Evi
Şule Yayınları
Bu kitap bence orijinal bir fikrin mahsülü. Yazar her harften -genellikle- bir kelime seçmiş, her kelimeye bir deneme yazmış. Ve bir kelimeyi aramış..

Ayrılık

-Yollar hep yılana benzetilir değil mi? -Evet. -Neden? Kıvrıldıkları için mi! -Hayır. ayrılık zehirleyebilir insanı.