Müreffeh insanın bugünkü isyanı, ruhun herzamanki "handikap"ını "mutluluk" aldatmacasıyla da dindirmenin mümkün olmadığını, pis, sahte ve gelip geçici cennetiyle burjuva değil sadece, hatta Tanrı bile, gerçek ve ebedi temiz cennetiyle insanı kendine muti körlükte tutamamış ve süt ve bal ırmağının kıyısında, Kevser'in ab-ı hayat çeşmesinin yanıbaşında Tuba gölgesi altında ve huri, gılmanın kucağında, anlama ihtiyacından kurtaramamıştır. İnsan, şuurun acısını ve mutsuzluğunu şuursuzluğun lezzet ve mutluluğuna yeğleyip isyan etmiş, bilinç meyvesini yemiş ve meyve boğazından geçince de Adn cenneti onun gözünde kuru bir çöle dönmüş, huzuru ızdırap, yakînî hayret, lezzeti elem ve kanmışlığı susuzluk olup çıkmıştır. İşte bu yüzden zalûm ve cehûldur. Bu, sadece insanın layık olduğu bir sövgüdür.
Biz hepimiz Âdem'iz. Cennetse şu hayattır. Herkes o yasak ağacın meyvesinden yediği ölçüde kendisini yeryüzünün daha fazla sürgünü ve zamanın daha fazla yabancısı olarak görür. 
      
             -
            Çöle İniş (Hubut - Kevir) -
            Sayfa 134
          
          Türü
          Diğer
              Sayfa Sayısı
              527
          Baskı Tarihi
              Eylül 2010
          ISBN
              978-605-5482-00-8
          Baskı Sayısı
              0. Baskı
          Basım Yeri
              Ankara 2010
          Mütercimi
              Prof.Dr.Hicabi Kırlangıç - Prof.Dr.Derya Örs
          Orijinal Adı
              Hubut der Kevir
          Birden elindeki elmayı uzattı ve gözleriyle benden onu dişlememi istedi. Fakat ben dudaklarımı daha sıkı kapattım. Yüreğimdeki dilsiz bir duygu diyordu ki an, büyük bir inkılâp anıdır. Bütün varlık olduğu yerde durmuş heyecanla bekliyordu. O, bir isyan alevi gibi karşımda dalgalanıyor ve sabırsız yakıyordu beni. Bense kalbinde korkunç bir volkanın patlamak için sabırsızlandığı dağ zirvesinin sakinliğine sahiptim. O her an daha kararlı ve saldırgan, ben her an daha tereddütlü ve ezgin. Günah duygusu.
      
    