Türü
Hikâye
Sayfa Sayısı
364
Baskı Tarihi
Kasım 1999
Baskı Sayısı
4. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Eşya
Eşyanın sukuneti, değişmez manzarası onun için hayatta bir teselli ve zevk kaynağı idi. Bir insan, en yakınımız bile çarçabuk değişebilirdi. Fakat eşya,dalgın ve daüssılalı uykularında hep aynı kalırdı.Bir saksının, bir sedirin, bir masanın ,bir duvar veya kapının değişmesi imkansızdı. Eşyanın açık dost,her zaman için güvenilir çehreleri!..
Eşya ve İnsan
Ömrümü eşya ile geçiriyordum. Eşyayı da sevmiyordum galiba. Daha doğrusu, eşyayı insanlarla bir tutuyordum, ikisiyle de aramda, yalnız benim bildiğim ve başkalarına açıklaması güç meseleler vardı.
Sarı Yapraklar
Bu sefer, sarı yapraklar kaybolmadan onları uzun uzun seyrettim. Her zaman kaçırırdım da. İnsanlar ne buluyordu bu sarı yapraklarda? Yağlıboya tablolarda gene neyse, fakat yerde? Bilmem ki.
Türü
Deneme
Sayfa Sayısı
0
Baskı Tarihi
2000
ISBN
975-7462-94-2
Baskı Sayısı
3. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Ahmet Hamdi Tanpınar'ın çeşitli gazete ve dergilerde yayımlanmış yazılarından derlenen "Yaşadığım Gibi" yazarın, şair, hikayeci - romancı ve edebiyat tarihçisi olarak millî kültürümüzle ilgili özlü fikirlerini yansıtmaktadır.
Neden Altını Çizdim?
Söylenen garip hisse çoğu zaman ben de derinden kapıldığımı hissediyorum.
Daima bir şey bekliyormuş gibi yaşamak
Memleketimizde 12 yıl oturup bize hayran giden ressam Leopold Levy bir gün bana şunu söylemişti: "Siz ferd olarak, cemiyet olarak sayısız meziyetleri bulunan bir milletsiniz. İçinizde biraz yaşayıp da sizi sevmemek imkânsızdır. Yalnız bir acayip huyunuz var. Daima bir şey bekliyormuş gibi yaşıyorsunuz. Bir şey ki size her şeyi toptan düzeltmek, değiştirmek imkânını verecek ve o olana kadar siz biraz da hayatınızın dışında yaşıyorsunuz, işte tek anlamadığım tarafınız budur. Hayat yaşanmak içindir, beklemek için değil."
Türü
Hatırat
Sayfa Sayısı
384
Baskı Tarihi
2005
Yazılış Tarihi
1982
ISBN
975-00125-1-8
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Editörü
Halil Açıkgöz
Bu kitabın yazarı aslında Halil Açıkgöz ancak altını çizdiğimiz tüm satırlar Cemil Meriç'e ait olduğundan yazarı Cemil Meriç olarak girdik.
Tanpınar'ın Yalnızlığı
Ahmet Hamdi'nin (Tanpınar'ın) şimdi, niçin yalnız kaldığını anlıyorum. Ne Necib, ne Nâzım bu adamla mukayese edilebilir. Diğerleri onun yanında kapıcı dahî olamaz.
Mes'ele bu: Niye bu kadar düştük? Bu istisnaî olarak kayayı çatlatan incir çekirdeği. Pek çok insanla tanıştım, bunu değil anlayabilmek,okuyabilecek idrâk seviyeleri bile yoktu.
Onun muhiti benim de muhitimdi. Tanışmak istemiştim. "Yahu ne yapacaksın? Basit, serseri bir adam. Zamanını kaybedersin" dediler. Çevresi adamı böyle görüyor. Ne yapsın? Yalnız.
Türü
Roman
Sayfa Sayısı
159
Baskı Tarihi
Ocak 2010
ISBN
978-975-08-0244-6
Baskı Sayısı
19. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Türü
Araştırma
Sayfa Sayısı
438
Baskı Tarihi
Mayıs 2008
ISBN
978-975-9169-77-0
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Editörü
Fahri Özdemir
"Bu çıkmazı aşmak için, bir zihin devrimine gerek vardır. Türkiye'de çağdaş ve özgürlükçü düşünce, kendisini yetmiş veya seksen yıldan beri cenderesine alan ipoteği atmalı, Türk modernleşmesinin tarihi eleştirel bir gözle yeniden değerlendirilmelidir."
Ancak bu kambur atıldıktan sonradır ki, Kemal Atatürk adındaki parıltılı ve trajik insan, gerçek boyutlarında ele alınabilir; Türkiye gibi toplumlarda yüzyılda bir yetişen bu büyük kabiliyet, olağanüstü ihtirasları ve olağanüstü hatalarıyla, tarihte ait olduğu yere konabilir."
İktidar ve Din
Tarihin çeşitli dönemlerinde dinin, istibdat rejimleriyle uzlaşmış, ve hatta istibdat rejimlerine ideolojik meşruiyet sağlamış olduğunu inkâr edemeyiz. İslam dininin özellikle sünni kanadının, siyasi iktidarla uzlaşma konusunda son derece güçlü birtakım eğilimlere sahip olduğu da kabul edilmelidir. Bundan, dinin, istibdada karşı yetersiz bir dayanak olduğu sonucunu çıkarmak mümkün olabilir.
Ancak bu gözlem, tek tanrılı dinlerin tarih boyunca oynamış oldukları çok daha derin ve kalıcı bir başka rolü gözden kaçırmamıza neden olmamalıdır. Tek tanrılı dinlerin – devleti ilahlaştıran eski Mısır, Roma ve Çin dinlerinden farklı olarak – temel özelliği, devletten bağımsız ve devletten üstün bir otorite kaynağı kabul etmeleridir. Böyle bir otoritenin mevcudiyetinden doğan başlıca objektif sonuç ise, devleti yönetenlerin özgürlüğünün kısıtlanmasıdır. Hükümdardan ayrı bir Tanrı'nın hüküm sürdüğü yerde, hükümdarın gücü hiçbir zaman mutlak olamaz.
Bundan ötürü, tarihte devlet gücüyle mutlak hakimiyet kurmayı tasarlayan zorbaların tümü, ya
a) dini siyasi iktidarın kontrolüne sokmaya gayret etmişler, ya da
b) dinin örgütlü gücünü ve etkisini yoketmeyi denemişlerdir.
Roma imparatoru Konstantin, İngiliz kralı VIII Henry, Fransa kralı XIV Louis, Rus çarı Büyük Petro, Osmanlı padişahı II. Mahmud, İtalya diktatörü Mussolini birinci yaklaşıma; Robespierre, Lenin, Hitler ve Mao ise ikinci yaklaşıma örnektir.
Türü
Hatırat
Sayfa Sayısı
207
ISBN
978-605-4195-17-6
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Editörü
H.Ahmet Menteş
Akif söylüyorsa doğrudur!
Yalnız efendim Akif, Sultan Abdülhamit Han için iyi şeyler söylemiyor. O büyük devlet adamı için istibdattan bahsediyor, bu olmamalıydı, Akif'ten bu hatayı beklemezdik diyen Akif dostlarına, hoca (Nureddin Topçu) kısa bir cümleyle kesin cevabını veriyordu:
-Akif söylüyorsa doğrudur!
Türü
Hatırat
Sayfa Sayısı
384
Baskı Tarihi
2005
Yazılış Tarihi
1982
ISBN
975-00125-1-8
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Editörü
Halil Açıkgöz
Bu kitabın yazarı aslında Halil Açıkgöz ancak altını çizdiğimiz tüm satırlar Cemil Meriç'e ait olduğundan yazarı Cemil Meriç olarak girdik.
Bize bir uşağa öğretilmesi gerekeni öğrettiler
Biz Batı'yı tanımadık. Bize bir uşağa öğretilmesi gerekeni öğrettiler.. Halbuki, bizim seçmemiz lazım.
Bizim üstün tarafımız imanımız. Onu muhafaza ederek batıyı almalıyız.
Türü
Hatırat
Sayfa Sayısı
393
Baskı Tarihi
Kasım 2007
Yazılış Tarihi
1992
ISBN
9944-125-03-2
Baskı Sayısı
3. Baskı
Basım Yeri
İzmir
Editörü
Şeref Yılmaz
Yazan: AHMED ŞAHİN
Yazı Kaynağı: Zaman Gazetesi, Ailem Eki, Sayı: 228
Çileli bir devrin hikayesini Ali Ulvi Kurucu merhumun hatıralarından okumak büyük bir şans. Hayatını tamamen ilme adamış yüksek bir kâmet olan merhum Kurucu, hatıralarıyla da irşad vazifesini yerine getiriyor.
İki Kalp
Arapça belagattan "Cevher-i Meknûn" okutuyordu. Bu derse Türklerle beraber diğer talebeler de katılırdı. Çünkü İhsan Efendi, âlim olduğu kadar, dersi de çok güzel anlatan bir muallimdi. Talebenin dikkatli dilkkatsiz olanını hemen farkeder, uyandırıverirdi.
"Şu bahis neydi bakalım?" diye soruverir, cevap veremediğimizde,
"Çocuklar, Cenab-ı Hak, Kur'an-ı Kerim'de: Mâ cealallâhu li-reculin min kalbeyni fî cevfihi, Allah bir kimseyi iki kalbli yaratmamıştır, buyuruyor. Ya buradasınız, ya değilsiniz. Burada iseniz konuşalım; değilseniz, kitabı kapatalım." deyiverirdi.