Türü
Roman
Sayfa Sayısı
0
Baskı Sayısı
0. Baskı
Yayın Evi
Can yayınevi

Yanlız Olmak

Onları duymak için biraz yanlız olmak yeter,inanılabilir olandan tam zamanında kurtulmaya elverecek kadar yanlız olmak.Ama ben,insanların yanı başında,tehlikeyle karşılaşınca onların arasına sığınmaya iyice kararlı olarak yaşıyorum.

Türü
Roman
Sayfa Sayısı
358
Baskı Tarihi
Nisan 2001
Yazılış Tarihi
1954
Baskı Sayısı
3. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Yapı Kredi
Editörü
Turan Alptekin

Luzumsuz Gevezelik

Lüzumsuz yere konuştum. Ağzımdan bir kelime çıktı. Onun etrafında bir masal uydurdular. Mahvıma kadar gittiler. Ben maalesef kendim başladığım bir yalanın kurbanıyım. Bunu nasıl yaptım? Niçin yaptım? Bilmiyorum. Fakat bu iş böyle...Bir gevezelik...Başka bir şey değil. Belki burada bütün insanlıkla birleşiyorum. Hepimiz kendi masallarımızın kurbanıyız. Fakat,benimki başka türlü oldu. Karımın, çocuklarımın hayatında, kendi hayatımda onun cezasını çekiyorum...Anla beni! Bana insanlar yüklendiler, başka bir şey yok ortada.

Türü
Hatırat
Sayfa Sayısı
406
Baskı Tarihi
Haziran 2007
ISBN
9944-125-12-1
Baskı Sayısı
2. Baskı
Basım Yeri
Gaziemir / İzmir
Yayın Evi
Kaynak Yayınları
Editörü
Şeref Yılmaz
Yazan: AHMED ŞAHİN Yazı Kaynağı: Zaman Gazetesi, Ailem Eki, Sayı: 228 Çileli bir devrin hikayesini Ali Ulvi Kurucu merhumun hatıralarından okumak büyük bir şans. Hayatını tamamen ilme adamış yüksek bir kâmet olan merhum Kurucu, hatıralarıyla da irşad vazifesini yerine getiriyor.

Harap Mabed

Harap Mabed Rıza Tevfık'in şiirleri sağlığında "Serâb-ı Ömrüm" adıyla ki­tap olarak neşredilmişti. Şarkı olarak bestelenen güzel eserleri de vardır. Divan tarzında hece ile yazdığı "Harap Mâbed" tanınmış bir şiiridir. Bu manzumeyi İstanbul'daki Mihrimah Sultan camii için yazmıştır: Vardım eşiğine yüzümü sürdüm, Etrafını bütün dikenler almış. Ulu mihrabında yazılar gördüm, Kimbilir ne mutlu zamandan kalmış? Batan güneşlerin ölgün nigâhı Karartıp bırakmış o kıblegâhı; Mazlum bir ümmetin baht-ı siyahı, Vîran kubbesine gölgeler salmış. İslâm'ın bahtiyar bir zamanında Âb-ı hayat varmış şadırvanında, Şimdi harâb olan sâyebânında Dem çeken kuşların ömrü azalmış. Ayât-ı hikmet var kitabesinde, Bir ders-i ibret var hitabesinde; Bağ-ı cennet olan harabesinde Tekbir sedaları artık bunalmış. Hey Rıza! Secdeye baş koy da inle, Taşlar dile gelsin senin derdinle; Efsâne söyleyim ağla hem dinle, O şerefk mazi meğer masalmış.

Türü
Roman
Sayfa Sayısı
238
Baskı Tarihi
1995
Baskı Sayısı
14. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
İletişim

Hayat yaşayarak öğrenilir

Ey kör! Aç gözünü de düşlerden uyan.Simurg'u göremesen de bari küçük bir serçeyi gör. Kaf dağına çıkamasan bile hiç olmazsa evinden çıkıp kırlara açıl; böcekleri , kuşları ,çiçekleri ve tepeleri seyret. Bırak dünyanın haritasını yapmayı! Daha hayatteyken bir taşı bir taşın üstüne koy.Gülleri ve bülbülleri göremeyip gün boyu evinde oturan adam Dünyanın kendisini hiç görebilir mi?

Aynanın yüzünü nefsle buğulandırma

Rûh üzgün ve mahzun olduğu zamanlarda yâr ona ayna olur. Ey cân, aynanın yüzünü nefsle buğulandırma. Senin nefesinle buğulanıp, yüzünü senden gizlemesin. Seni sana göstermez hâle gelmesin, onun için sana, her vakit nefes tutmak, susmak, yersiz, lüzumsuz söz söylememek gerekir. Sen topraktan da aşağı mısın? Toprak bahar gibi bir yâr bulunca, ondan yüz binlerce nur elde eder, çiçeklenir. O ağaç. yâri olan baharla buluşunca, onun hoş havasından, sevgisinden ötürü, baştan ayağa dek çiçeklerle donanır.

Danışacak bir Akıl

Bir akıl, başka bir akılla birleşirse, kötü iş işlemekten, kötü söz söylemekten kurtulur. Fakat bir nefs başka bir nefsle dost olursa, cüz'î akıl işsiz güçsüz kalır, bir iş göremez olur. Yalnız kaldığın ve danışacak bir akıl sahibi bulamadığın için, ümitsizliğe düşersen hakîkat güneşine mensup bir dostun, bir mürşidin gölgesi altına girersin.

Türü
Şiir
Sayfa Sayısı
102
Baskı Tarihi
2009
Baskı Sayısı
0. Baskı
Yayın Evi
İSTANBUL FETİH CEMİYETİ

Vuslat

Onlar ki bu güller tutuşan bahçededirler, Bir gün, nereden, hangi tesâdüfle gelirler? Aşk onları sevkettiği günlerde, kaderden, Rüzgâr gibi bir şevk alır oldukları yerden; Geldikleri yol... Ömrün ışıktan yoludur o; Âlemde bir akşam ne semâvî koşudur o! Dört atlı o gerdûne gelirken dolu dizgin, Sevmiş iki rûh, ufku görürler daha engin, Sîmâları gittikçe parıldar bu zaferle, Gök her tarafında donanır meş'alelerle.

Türü
Hatırat
Sayfa Sayısı
406
Baskı Tarihi
Haziran 2007
ISBN
9944-125-12-1
Baskı Sayısı
2. Baskı
Basım Yeri
Gaziemir / İzmir
Yayın Evi
Kaynak Yayınları
Editörü
Şeref Yılmaz
Yazan: AHMED ŞAHİN Yazı Kaynağı: Zaman Gazetesi, Ailem Eki, Sayı: 228 Çileli bir devrin hikayesini Ali Ulvi Kurucu merhumun hatıralarından okumak büyük bir şans. Hayatını tamamen ilme adamış yüksek bir kâmet olan merhum Kurucu, hatıralarıyla da irşad vazifesini yerine getiriyor.
Neden Altını Çizdim?
Keşke mezar taşına yazılabilseymiş bu sözler...

Rıza Tevfik

Filozofun "Yolcu" diye bir şiiri vardır. Bunu mezar taşı için yazmış. Kendisi, Ürdün'de Cünye'de yaşıyordu. Orada ölüp oraya gömüleceğini tahmin ederek şu mısraları yazmış: Yolcu Ankara'ya yolun uğrarsa, Ve sende de biraz erkeklik varsa; De ki, kanun yapan dalkavuklara, Horoz gibi öten o tavuklara: Bu kanuna boyun eğmemek için, Şerefine leke değmemek için, Feylesof ömrünü yarıya böldü; Çölde hür yaşadı ve mes'ud öldü. Rıza Tevfik, 1949'da İstanbul'da öldü. Mezar taşına ne yazıldı bilmem. Bu mısraların yazılmadığında şüphe yok...

Türü
Roman
Sayfa Sayısı
264
Baskı Tarihi
2010
Yazılış Tarihi
1988
ISBN
978-975-510-201-6
Baskı Sayısı
0. Baskı
Mütercimi
Erhan Bener
Orijinal Adı
Kniha smichu a zapomneni

Kayıp mektuplar

Gelecek kimsenin umrunda olmayan,ilgisiz bir boşluktur,geçmiş ise yaşam doludur;kızdırır,başkaldırtır,yaralar,o kadar ki,bu yüzden onu yok etmek ya da yeniden yaratmak isteriz.Geleceğe egemen olmak istenilmesinin nedeni,geçmişi değiştirecek güce sahip olmaktan başka bir şey değildir.Fotograf stüdyolarına girerek fotografları rötüş edebilmek ve yaşamöyküleriyle tarihi yeniden yazabilmek içindir tüm kavgalar.