Türü
          Araştırma
              Sayfa Sayısı
              240
          Baskı Tarihi
              Ocak 2006
          ISBN
              975-352-015-8
          Baskı Sayısı
              8. Baskı
          Mütercimi
              Abdi Keskinsoy
          Neden Altını Çizdim?
              dinin, bizzat kendi elleri ile nüfuz kazanması da dahil...
          Yegane Mükafat
Bu dini; devlet, düzen, hukuk ve yasalar sistemi olarak uygulama alanına koyanlar bütün bu muvaffakiyetlere, onu, bundan önce akîde, ahlâk, ibadet ve davranış olarak hem kalblerinde hem de yaşantılarında tatbik ettikleri için erişebilmişlerdir. Bu dini tesis etmeleri mukabilinde kendilerine yalnızca tek birşey vaad edilmişti. Bu dinin, bizzat kendi elleri ile nüfuz kazanması da dahil hiçbir üstünlük ve hükümranlık güvencesi tanımayan, dünyevî hiçbir şeye bağlanmayan bu yegane vaad cennetten ibarettir. Kesinti nedir bilmeyen cihada, zorlu manialara rağmen davette ısrar ile cahilî düzene karşı koymanın, hiçbir zaman ve mekanda hakim çevrelerin hoş karşılamadığı lâ ilahe illallah sancağını dalgalandırmanın mükafatı sadece bu vaad idi: Cennet...
      
              
              Ferheng-i Lugat Kutub-i Dr. Ali Şeriati
Türü
          Araştırma
              Sayfa Sayısı
              0
          Baskı Tarihi
              2006
          Baskı Sayısı
              0. Baskı
          Orijinal Adı
              Ferheng-i Lugat Kutub-i Dr. Ali Şeriati
          TERİMLER SÖZLÜĞÜ 
Önsöz
Fikrettiren Rabbimin Adıyla
Dinin doğru bir sunumunu ortaya koymak için Ali Şeriati, yüzyılar boyu kullanıla gelen yerleşik sözcük ve kavramları tümüyle geleneksel anlamlarından/bağlamlarından soyutlayıp, bunlara yeni bir mana ve amaç verene kadar yeniden yazma ve yorumlama sanatına girişti.
      
    Türü
          Hikâye
              Sayfa Sayısı
              110
          Baskı Tarihi
              2009
          ISBN
              978-605-5903-15-4
          Baskı Sayısı
              1. Baskı
          Basım Yeri
              İstanbul
          Editörü
              Sanem Sirer
          Mütercimi
              Avi Pardo
          İsrailli Etgar Keret ve Filistinli Samir El-Yusuf; Gazze Blues'da farklı mevzilerden yükselen sesleri bir araya getiriyor. Tuhaf, kafası bozuk, komik ve keskin anlatılarıyla bu iki parlak yazar; sınırlanmayı reddeden bir yaşam enerjisiyle dopdolu karşımızda. Savaşa, iç sıkıntısına, ümitsizliğe ve hem sarsıcı hem de sancılı bir insanlık tecrübesine dair samimi, hüzünlü ve esprili Gazze Blues; kolay kolay akıllardan silinmeyecek ve nabzı enerji, öfke ve mizahla gümbür gümbür atan bir kitap. 
      
    Cennet
Cennet'in hayatlarını iyilik yapmaya adamışların yeri olduğunu sanırdım, ama öyle değilmiş. Tanrı böyle bir karar vermeyecek kadar merhametli ve müşfik. Cennet dünyada gerçekten mutlu olamayanların yeri. Bana buraya kendilerini öldürerek gelenlerin hayatlarını tekrar yaşamaları için dünyaya geri gönderildiklerini söylediler, çünkü ilk seferinden hoşnut kalmamaları ikinci seferinde uyum sağlayamayacakları anlamına gelmiyor. Ama gerçekten uyum sağlayamayanların sonunda geldikleri yer burası. Hepsi değişik yollardan gelmişler Cennet'e.
Buraya Bermuda Şeytan Üçgeni'nin belli bir noktasında uçağa takla attırarak gelen pilotlar var. Mutfaklarındaki dolaplara girerek gelen ev kadınları var. Sırf içlerine girip buraya gelebilmek için uzayda topolojik bükülümler keşfeden matematikçiler var. Şayet orada çok mutsuzsanız ve birileri size ciddi bir algı sorununuz olduğunu söylüyorsa, buraya gelmek için kendi yolunuzu bulmak zorundasınız. Bulursanız lütfen bir deste iskambil kağıdı getirin, çünkü misketten gına geldi.
      
              
              Türü
          Diğer
              Sayfa Sayısı
              527
          Baskı Tarihi
              Eylül 2010
          ISBN
              978-605-5482-00-8
          Baskı Sayısı
              0. Baskı
          Basım Yeri
              Ankara 2010
          Mütercimi
              Prof.Dr.Hicabi Kırlangıç - Prof.Dr.Derya Örs
          Orijinal Adı
              Hubut der Kevir
          Birden elindeki elmayı uzattı ve gözleriyle benden onu dişlememi istedi. Fakat ben dudaklarımı daha sıkı kapattım. Yüreğimdeki dilsiz bir duygu diyordu ki an, büyük bir inkılâp anıdır. Bütün varlık olduğu yerde durmuş heyecanla bekliyordu. O, bir isyan alevi gibi karşımda dalgalanıyor ve sabırsız yakıyordu beni. Bense kalbinde korkunç bir volkanın patlamak için sabırsızlandığı dağ zirvesinin sakinliğine sahiptim. O her an daha kararlı ve saldırgan, ben her an daha tereddütlü ve ezgin. Günah duygusu.
      
    Bir Beyit Olmayı Beklemek
Tanrı'nın ruhu canında, emaneti sırtında, kalemi elimde, adların hikmeti, "Veda" bilgisi gönül levhamda, kainat karşımda rukûda, melekler ayaklarımın dibinde secdede ve ben Tanrı'nın melekûtunda özgür ve taslaklar denizinin kıyısında, tanrısal kudretin gölgesi üzerimde, Cebrail'in yumuşak kanatları ayaklarımın altına şefkatle serilmiş... Fakat lezzetleri tek başına tatmak ne acı ve güzellikleri yalnız başına görmek ne çirkin ve tek başına mutlu olmak ne çileli bir mutsuzluktur! 
Cennette yalnız olmak, çölde olmaktan daha zordur. Baharda yüzüne çarpan her esinti, kafanda yalnızlığın hatırasını uyandırır. Her kırmızı gül, kalbini ateş gibi dağlar. Güneşle yağmurun birbirine karıştığı günlerde, gökten yıldız yağdığı ve çölün sesin kalbine bir çağrıyı tekrarladığı çöl gecelerinde, sahranın göğsünde kanlı ufka bakarken ve yalnız bir yolcu tanyeri ağarırken tren kompartımanından yeni yılı karşılarken, her zamankinden daha çok ve her yerdekinden daha çetin hissederim ki  tabiatın bu büyük "mesnevi"sinde yarım kalmış bir "mısra"yız. Var oluşumuz, bir "beyit" olmayı beklemektir. 
      
              
               
 
 
