Türü
          Hatırat
              Sayfa Sayısı
              207
          ISBN
              978-605-4195-17-6
          Baskı Sayısı
              1. Baskı
          Basım Yeri
              İstanbul
          Editörü
              H.Ahmet Menteş
          Hutbe!
Asıl imanî telkin ve fikrî donanım özellikle üniversiteli gençlere bu iki mescitte (Soğanağa ve Yakupağa Mescitleri) kültürlü bir hatibin irad ettiği hutbelerle mümkün oluyordu. Her ikisi de küçücük birer mahalle camileriydi. Diyanet dikte ettirse de hatip Emin Işık, özel uslubuyla konuyu asıl mecrasına oturturdu.
"Muhterem Müslümanlar, bize ulaşan yazıda bugünkü hutbemizin konusu trafik kazalarıyla ilgili. Ancak sizle günlük ulusal basın aracılığıyla herşeyden haberdarsınız. biz şimdi gelelim ahlakımızın ve imanımızın uğradığı kazalara..." der ve kendi hazırladığı güncel-aktüel hutbeye geçerdi. Hutbelerini tarihi derinlikle güncel gelişmeler arasında kurduğu bağlantılarla cemaate takdim ederdi.
Diksiyonu, ses tonu, muhtevası ve veciz üslubuyla dinleyenler üzerinde çok etkili olurdu. Biz o günkü cuma hutbesini alır ve aylık Fikir ve Sanatta Hareket Dergisi'nde yayınlardık. Mescitte yapılan bu konuşmalar daha sonra "Devlet Kuran İrade" adıyla kitap olarak yayınlandı.
      
              
              Türü
          Roman
              Sayfa Sayısı
              155
          Baskı Tarihi
              1975
          Baskı Sayısı
              7. Baskı
          Eser, 1975 yılında Peyami Safa Roman Yarışması’nda Başarı Ödülü almıştır. Konusunu son yüz elli yılın toplumsal yaşamından almıştır. Bir sokak çerçevesinde insanlardaki değişim ve aldatılmış insanlığın dramı ele alınmıştır. Bahaettin Özkişi, Sokakta romanında, manevi değerleri hiçe sayan materyalizmin ülkeyi istilası anlatılmaktadır. Cin ve şeytanlar gibi fantastik öğelerin bulunduğu romanda millî değerler ve inançların yok oluşu mühim bir yer tutar.
      
    Neden Altını Çizdim?
              İmam-hatip liselerine yapılanlara bu gözle de bakmak lazım!
          Caminin ve Din adamının susturuluşu
Cami şehrin süsü olmaktan öte bir fonksiyona sahip değil di artık. Din adamı da öyle... Düşünen kafalar onların tamamen kaldırılmasının kamu oyunda da ters tepkilere yol açacağını biliyorlardı. Bu fikirden hareket edilerek zaten son yüz yıldır geriye itilmiş din adamları elden geldiği kadar değersiz insanlar arasından seçildi ve açlığa mahkum edildi. Artık onlar toplumun ianesine muhtaç edilmiş, kültürden yoksun küçük bir topluluktu. Böylece caminin fonksiyonerliği kolayca sıfıra indirildi
      
              
               
