Sayfa Sayısı
              370
          Baskı Tarihi
              2004 – Aralık
          ISBN
              975923404-1
          Baskı Sayısı
              1. Baskı
          Mütercimi
              Şükrü Zafer Serinken
          Orijinal Adı
              The School For Gods
          Hayat; tıpkı bana yaptığı gibi, sizi de, bir mengenede soluğunuz kesilinceye kadar sıktığında, sizi içinden çıkamayacağınız hayal kırıklıklarına uğrattığında ve hiç bir çıkışyolu bulamadığınızda... işte ancak o zaman bu Kitap, biranda elinize geçecek ve sizi bulacaktır. Böylece Bireysel Devrim'iniziçin, bir insanın hayal edebileceği en büyük maceraya hazırolduğunuzu bileceksiniz: Bütünlüğün üzeve yolunu kaybettiğiniz cennetinize yeniden kavuşmak.
Oluş'umuz yaşamımızı yaratır.
Türü
          Diğer
              Sayfa Sayısı
              216
          Baskı Tarihi
              2006
          ISBN
              9757069019
          Baskı Sayısı
              0. Baskı
          Basım Yeri
              İstanbul
          Mütercimi
              Nesim Göktürk
          bu kitap, gorkinin kazan üniversitesine girememesinin burukluğu ile yazdığı otobiyografilerinden birisidir.
      
    Benim Üniversitelerim
Öklid bir aptaldır ! Aptal......Tanrı'nın şu Yunanlıdan daha akıllı olduğunu ben kanıtlayacağım.
      
              
              Türü
          Deneme
              Sayfa Sayısı
              0
          ISBN
              978-975-510-577-2
          Baskı Sayısı
              0. Baskı
          Mütercimi
              Tahsin Yücel
          1957 yılında kırk dört yaşında Nobel Ödülünü alan Albert Camus (1913-1960), yaşamı boyunca şu sorunun yanıtını aradı: "İnsan toprakla nasıl bağdaşabilir, yoksulluğu yüzünden acı çekerek, ama güzelliğini koruyarak saçma ve yücelik için nasıl yaşayabilir?" Camus'ye göre sanat `yalancı bir lüks' ve bencil bir edebiyatçının yapıtı değildir. Sanat yaşayabilir, kullanılabilir bir durumdadır; gerçeğe sadık ve onun üzerinde olduğu için, hiç uysallaşmayan saçmalığı ve hiç yok olmayan umudu ile insanın durumunu tepeden tırnağa kapsar.
      
    Kabil'in Çocukları
İlkçağ evreninde, öldürme açıklanmaz ve cezası çekilmez bir şeydir. Lukretius'ta evet, daha o zamandan, insanın öldürmesi tanrının öldürmesine bir karşılıktan başka bir şey değildir. Lukretius'un şiirinin şişmiş vebalı cesetleriyle dolu tanrısal sunaklar gibi olağanüstü bir imgeyle bitmesi bir rastlantı değildir. Bu yeni dil Epikurus'un, Lukretius'un çağdaşlarının duyarlılığında yavaş yavaş biçimlenmeye başlayan bir kişisel tanrı kavramı göz önüne alınmadan anlaşılamaz. Başkaldırı kişisel tanrıdan kişisel olarak hesap sorabilir. O egemenliğini sürdürmeye başlar başlamaz, başkaldırı en azgın kararlılığıyla dikilir, kesin hayırı çıkarır ağzından. Bugün yaşadığımız biçimiyle başkaldırının tarihi Prometheusun öğrencilerinden çok Kabil'in çocuklarının başkaldırısıdır. Bu bakımdan herşeyden önce Tevrat hız verecektir bu başkaldırıcı güce. Buna karşılık Pascal gibi başkaldırmış us, yolunu tamamlayınca İbrahim'in İshak'ın ve Yakub'un Tanrısına boyun eğmek gerekecektir. En çok kuşkuyu duyan ruh en büyük yazgıcılığa sarılacaktır. Bu açıdan, Tanrının görünüşünü yumuşatmasıyla, onunla insan arasına bir aracı koymasıyla, İncil dünyanın bütün Kabillerini önceden yanıtlama çabası olarak görülebilir. İsa başlıca iki sorunu, başkaldırmışların da sorunu olan kötülük ve ölüm sorunlarını çözmeye gelmiştir.
      
              
              Türü
          Roman
              Sayfa Sayısı
              0
          ISBN
              975070347-2
          Baskı Sayısı
              0. Baskı
          Mütercimi
              İlknur Özdemir
          1869 yılının sonbaharında, ünlü Rus yazarı Fyodor Mihayloviç Dostoyevski, gönüllü bir sürgün olarak yaşadığı Almanya'dan Petersburg'a çağrılır. Ellisine merdiven dayayan, mutsuz ve öfkeli yazar, alacaklılarına yakalanma tehlikesine, gizli polisten korkmasına rağmen sahte bir ad kullanarak döner Petersburg'a. Üvey oğlu Pavel'in gizemli ve beklenmedik ölümüdür dönüş nedeni. Kederli Dostoyevski, çok sevdiği halde uzak düştüğü Pavel'in ölümünün ardındaki sırrı öğrenmeden huzur bulamayacaktır. Oğlunun ölümü intihar mıdır, yoksa cinayet mi?
      
    Edebiyat ve intihar
"Pavel neden kendini öldürdü?"
"Kendini öldürdüğünü mü düşünüyorsun?"
"Annem onun kendini öldürdüğünü söylüyor..."
"Hiçkimse kendini öldürmez, Matriyoşa. Hayatını tehlikeye atabilirsin ama kendini gerçekten öldüremezsin. Pavelin kendisini tehlikeye atmış olması olasılığı daha yüksek, Tanrı'nın kendisini kurtaracak kadar sevip sevmediğini öğrenmek istiyordu. Tanrı'ya bir soru sordu o - beni kurtarır mısın?- Tanrı da ona yanıt verdi. -Hayır-dedi. Tanrı "öl" dedi ona. 
      
              
              Türü
          Hatırat
              Sayfa Sayısı
              533
          Baskı Tarihi
              2006
          ISBN
              978-975-07-0665-3
          Baskı Sayısı
              0. Baskı
          Mütercimi
              Saadet Özen
          Fernando Pessoa, 1935’te öldüğünde, sandığında bıraktığı yapıtlarının sayısını kimse tahmin edemezdi. Onun elinden çıkmış şiirlerin, yazıların altında genellikle başka imzalar vardı. Ama bunlar yalnızca birer takma ad değil, öyküsü, geçmişi, yazgısı, dünya görüşü olan farklı kişiliklerdi. Pessoa’nın ölümünden sonra elyazmaları derlenmeye başladığında, bitmemiş yapıtlar da bulundu içlerinde. Bernardo Soares imzalı Huzursuzluğun Kitabı da bunlardan biriydi. Tarihten, mitolojiden, edebiyattan, ruhbilimden haberdar bir 20.
      
    Doğa, ruhla Tanrı arasındaki farktır.
Paganların gözünde kusursuz insan, insanın olduğu haliyle mükemmelleştirilmesiydi; Hristiyanların kusursuz insanı, olmadığı haliyle mükemmelleştirilmiş insandı; Budistler içinse insanın varolmadığı bir halin mükemmelleştirilmesiydi.
Doğa, ruhla Tanrı arasındaki farktır.
İnsanın ortaya serdiği ya da dile getirdiği şeyler, tamamen silinmiş bir metnin kenarına alınmış notlar gibidir. Notlara bakarak metnin anlamını az çok çıkarabiliriz; ama hep bir şüphe kalır, olası pek çok anlam vardır.
      
              
              Türü
          Hikâye
              Sayfa Sayısı
              138
          Baskı Tarihi
              2007
          ISBN
              978-975-342-226-0
          Baskı Sayısı
              9. Baskı
          Basım Yeri
              İstanbul
          Editörü
              Müge Gürsoy Sökmen
            "Uzun Sürmüş Bir Günün Akşamı'nda baskı, bir dış etken, insan eliyle oluşturulduğunda ne denli bilinse de bir tür kıran gibi ortaya çıkar. Bizans'ta 'resimkırıcılık' diye adlandırılan baskı dönemi başlatılırken genç keşiş Andronikos'un kendi kendine sorduğu soru şudur: Birey olarak bu baskı karşısında, benimsemediğim, ama bana zorla benimsetilmek istenen bu yeni inanç karşısında ne yapmalıyım? İnsan içerikleri, toplumdan topluma, dönemden döneme, çağdan çağa değişebiliyor.
      
     
 
 
 
 
