Türü
          Araştırma
              Sayfa Sayısı
              318
          Baskı Tarihi
              2016
          Yazılış Tarihi
              1959
          ISBN
              978-605-807-0059
          Baskı Sayısı
              1. Baskı
          Basım Yeri
              İstanbul
          Editörü
              Güneş Öztürk
          Mütercimi
              Ömer Küçük
          Orijinal Adı
              The Sociological Imagination
          "Sosyalbilimsel problemler, uygun bir şekilde formüle edildiklerinde hem kişisel sıkıntılara hem toplumsal sorunlara, hem biyografiye hem tarihe ve bunların karmaşık ilişkilerinin kesişim bölgesine yer vermelidir. Bireyin yaşamı ve toplumların inşası bu kesişim bölgesi dahilinde meydana gelir; ve sosyolojik tahayyül gücü, zamanımızda insan yaşamının niteliğinde bir fark yaratma fırsatını bu kesişim bölgesi dahilinde yakalar."
(Tanıtım Bülteninden)
      
    Rasyonalite ve Özgürlük
Bilimin teknoloji kılığında geri dönmüş bir Mesih olmadığı ortaya çıkmıştır. Bir toplumda bilimsel tekniklere ve rasyonelliğe merkezi bir yer verilmesinin, insanların mitten, sahtekarlıktan ve batıl inançlardan arınmış olarak akla uygun bir şekilde yaşayacakları anlamına gelmediği anlaşılmıştır. Yaygın eğitim, bilinçli ve bağımsız bir anlama yeteneğiyle değil, teknolojik hamakat ve milliyetçi dar kafalılıkla da sonuçlanabilir. Tarihsel kültürün kitlesel yayılımı, kültürel duyarlılığın düzeyini yükseltmekten ziyade bayağılaştırabilir ve yaratıcı yenilikçilik olanağıyla sert bir mücadeleye girişebilir. Üst düzey bir bürokratik rasyonellik ve teknoloji, üst düzey bir bireysel ya da toplumsal anlama ve akıl yürütme yeteneği anlamına gelmeyebilir. İlkinden ikincisini çıkarsayamazsınız. Çünkü toplumsal, teknolojik ya da bürokratik rasyonellik, bireysel irade ve akıl yürütme kapasitesinin genel bir özeti değildir. Tam da bu irade ve kapasiteye sahip olma olasılığı, aslında görünüşe göre çoğu kez bu rasyonellik tarafından azaltılmaktadır. Rasyonel olarak örgütlenmiş toplumsal düzenlemeler, zorunlu olarak bireysel ya da toplumsal özgürlük artışının vesileleri değildir. Aslında bunlar genellikle zorbalık ve güdümleme araçlarıdır; tam da akıl yürütme olanağına, özgür bir insan olarak eylemde bulunma kapasitesine el koyma araçlarıdır.
      
              
              Türü
          Araştırma
              Sayfa Sayısı
              228
          Baskı Tarihi
              şubat 2005
          ISBN
              975-7270-02-4
          Baskı Sayısı
              8. Baskı
          Basım Yeri
              istanbul
          Editörü
              ibrahim emir
          Mütercimi
              Erkıl Günur
          Neden Altını Çizdim?
              son günlerdeki gelişmelerle ilgili olduğunu düşünüyorum. mübarek taviz verdikçe mısır da isyanın şiddeti arttı aynı şekilde libya da isyanın büyümesinden hemen önce memur maaşlarına %100 zam yapıldı ve bir takım demokratik haklar verildi.
          evet isyan
Bir şikayetin en şiddetli olduğu zaman ,şikayet konusunun ortadan kalkma ihtimali belirdiği zamandır......
...İnsanları isyana teşvik eden şey fiilen çekilen sıkıntı değil,daha iyi şeylerin tadını almış olmaktır....
...Hoşnutsuzluğun derecesi,istenilen amaca ulaşılacak mesafe ile ters orantılıdır.Bu, amaca yaklaşırken de amaca uzaklaşırkende böyledir.Çok değerli bir hazineye hemen elini değdirecek akdar yaklaşmakta olan kişiyle ,elini değriemeyecek kadar uzaklaşmakta olan kişinin heyacanı ve şikayeti en üst noktadır; bu hemen hemen zengin olmak, hemen hemen özgür olmak...vs. durumdakilerle ,hemen hemen zenginliği kaybetmek ve hemen hemen özgürlüğünü kaybetmek durumundaki kişiler için de aynıdır. 
      
              
              Türü
          Diğer
              Sayfa Sayısı
              520
          Baskı Tarihi
              Mart 2010
          ISBN
              978-975-60047-89-0
          Baskı Sayısı
              0. Baskı
          Mütercimi
              Okan Sevinç
          Orijinal Adı
              Gofteguhayı Tenhayi
          O, inançları uğruna bu yolu tercih etmişti. İnanç bütün hayatını kaplamış ve genç yaşta siyasi ve toplumsal olaylara karışmıştı. Onu bu yola inançları sürüklemişti. Bir an olsun yürümekten geri kalmadı, hiçbir engel ona mani olamadı. Hiçbir davet ve olay, onu bir an olsun tereddüde düşürmedi. Hikâyesi çok uzundur! 
Siyasi suçluları ya acı çeksin de teslim olsun diye gurbete sürgün ederler ya da canı yansın diye zindana atarlar. O her ikisine de maruz kalmıştı, gurbette zindana atılmıştı.
      
    Ne yazık!
Ne yazık! Yabancılar ülkeye hakim olduğu ve özgürlük tutsak edildiği zaman yalnız devlet, hakim, kanın, istibdada ve hükümete bağlı olanlar değil, bütün halk birer casustur, yabancılar için çalışırlar, akrabalığın suç olduğu bir ülkede herkes yabancı sevdalısıdır.
      
              
              Türü
          Diğer
              Sayfa Sayısı
              142
          Baskı Tarihi
              2005
          Yazılış Tarihi
              2003
          ISBN
              975-98554-9-6
          Baskı Sayısı
              3. Baskı
          Basım Yeri
              Kalkan Matbaacılık
          Özgürlük
Özgürsün...
Ama bil ki hiçbir özgürlük kayıtsız şartsız olmaz.
Ve yine bil ki, mesuliyet özgürlüğün doğasında vardır.
Özgürlük ile sınırsızlığı birbirine karıştırma.
Özgürlük, insanın kendi haklarının sahibi olması demektir. Bunun ötesini aramak ise, başkasının hakkına göz dikmektir.
Sakın sınırsızlık özlemi iradeni esir almasın.
Çünkü ölçüsünü yitirene, nimet değil külfettir özgürlük.
      
              
              Türü
          Deneme
              Sayfa Sayısı
              420
          Baskı Tarihi
              2005
          Baskı Sayısı
              0. Baskı
          Mütercimi
              Hasan Tuncay Başoğlu
          Bosna'nın özgürlük mücadelesiyle özdeşleşen Aliya İzzetbegoviç, siyasi bir figür olmanın yanında aynı zamanda çok önemli bir düşünür de. Onun eylemci kişiliğinin yanı sıra kendisini ele veren bilge kişiliği, öncülük ettiği özgürlük mücadelesinin karakterini belirlemiştir. Bu kitap, Aliya İzzetbegoviç'in bilge kişiliğinin billurlaştırdığı düşünce yoğunluklu metinlerden oluşmaktadır. Kısa ancak yoğun ve çarpıcı notlarda kendisini ele veren fikri derinlik, onun tarih kurucu kişiliğinin entelektüel boyutu hakkında zengin ipuçları vermektedir.
      
    Sağlık ve Özgürlük
Hapisteyken insanın tek bir arzusu olur: Özgürlük. Eğer hapiste hastalanırsanız, özgürlüğü düşünmez, sağlığınızı düşünürsünüz. Dolayısıyla sağlık, özgürlükten daha önemlidir.
      
              
              Türü
          Akademik
              Sayfa Sayısı
              264
          Baskı Tarihi
              2004
          Yazılış Tarihi
              1996
          ISBN
              975-539-196-7
          Baskı Sayısı
              4. Baskı
          Editörü
              Özden Arıkan
          Mütercimi
              Abdullah Yılmaz
          Orijinal Adı
              Thinking Sociologically
          Özellikle modernlik ve post-modernlik üzerine incelemeleriyle son dönemin en dikkate değer düşünürlerinden biri haline gelen Zygmunt Bauman, sosyal bilimler alanında son derece faydalı bir kitap sunuyor bizlere. 'Sosyolojik Düşünmek', sadece sosyoloji öğrenimi görenler için kaleme alınmış bir çalışma değil. Konuya ilgi ve merak duyan genel okurun da sosyolojinin anlamı ve işlevi, sosyolojide değişik tarzlar ve yaklaşımlar üzerine bilgilenmesini sağlayacak önemli bir kaynak kitap.
      
    Özgürlük ve Bağımlılık
Aynı zamanda hem özgür olmak hem de özgür olmamak deneyimlerimizin belki de en ortak,muhtemelen en şaşırtıcı özelliğidir.
      
              
              Türü
          Roman
              Sayfa Sayısı
              350
          Baskı Tarihi
              2013
          Yazılış Tarihi
              1948
          ISBN
              978-975-07-1283-8
          Baskı Sayısı
              38. Baskı
          Basım Yeri
              İstanbul
          Editörü
              Ayça Sabuncuoğlu
          Mütercimi
              Celâl Üster
          Orijinal Adı
              Nineteen Eighty Four
          Parti'nin dünya görüşü, onu hiç anlayamayan insanlara çok daha kolay dayatılıyordu. (...) Her şeyi yutuyorlar ve hiçbir zarar görmüyorlardı çünkü tıpkı bir mısır tanesinin bir kuşun bedeninden sindirilmeden geçip gitmesi gibi, yuttuklarından geriye bir şey kalmıyordu.
 
 
 
 
 
