Türü
Hikâye
Sayfa Sayısı
0
Baskı Tarihi
1983
ISBN
9789754063110
Baskı Sayısı
0. Baskı
Yayın Evi
Cem Yayınevi

Çöl ve Özgürlük..

İrade özgürdür, yani çölü dilediğinde özgürdü. Çölden geçerken tutacağı yolu kendi seçebileceği, yürüyüş biçimini kendisi belirleyebileceği için özgürdür; ama çölü geçmen gerektiği için de özgür değildir; seçilecek her yol, bir labirent gibi çölün hiçbir parçasına uğramadan geçmeyeceği için özgür değildir.

Türü
Diğer
Sayfa Sayısı
0
ISBN
9789759014179
Baskı Sayısı
0. Baskı
Yayın Evi
Kalem Yayınları
Mütercimi
Ahmet Çelen
http://www.islamkutuphanesi.com/turkcekitap/online/nehculbelaga_all/nehc.html

Bu adamı hayretle karşılayın!

Gözündeki yağ parçasıyla gören, dilinin et parçasıyla konuşan, kulağının kıkırdak kemiğiyle işiten, burundaki delikle teneffüs eden bu adamı hayretle karşılayın!

Türü
Diğer
Sayfa Sayısı
0
ISBN
9789759014179
Baskı Sayısı
0. Baskı
Yayın Evi
Kalem Yayınları
Mütercimi
Ahmet Çelen
http://www.islamkutuphanesi.com/turkcekitap/online/nehculbelaga_all/nehc.html

Sandık

Akıllının göğsü sırrının sandığıdır.

Türü
Diğer
Sayfa Sayısı
0
ISBN
9789759014179
Baskı Sayısı
0. Baskı
Yayın Evi
Kalem Yayınları
Mütercimi
Ahmet Çelen
http://www.islamkutuphanesi.com/turkcekitap/online/nehculbelaga_all/nehc.html

Dünya

Dünya sıkıntılarla örülmüş, ihanetle tanınmış bir evdir. İyilikleri devamlı olmaz, belalarından kurtulmaz. Dünya hayatı kötülenmiş, orada emniyette olmak imkansız kılınmıştır. Orada dünya ehli, hedef tahtası yapılmış; Dünya, onlara oklarını atıyor, kargısıyla hayatlarına son veriyor. Ey Allah'ın kulları, kendinizi iyi tanıyınız.

Türkü

Akşam oldu mu pencerenin yanına otururdu. Kaç gündür sokakta küçük bir çocuk peyda olmuştu. Her akşam elinde boş bir şişe veya başka bir kap, evlerinin önünden, türkü söyleyerek geçerdi. Mümtaz, daha sokağın başında iken onun sesini tanırdı: Akşam oldu yakamadım gazımı Kadir Mevlâm böyle yazmış yazımı Doya doya sevemedim kuzumu Ben ölürsem yavrum seni döverler... Mümtaz annesinin her başını kaldırdıkça, üstüne dikilmiş bakışlarında bu türkünün güftesine benzer bir mâna bulunduğunu zannederek içi sızlardı. Bununla beraber onu dinlemekten de vazgeçemezdi... Evlerinin biraz ilerisinde, aşağıya doğru giden sokağın tam başında türkü değişirdi. Ses birdenbire yükselir, aydınlanırdı. o kadar ki, evlerin duvarlarında, yol üstünde, hatta havaya çarptıkça sanki çok parlak akislerle kırılırdı: Şu İzmir'in minaresi sedeften, annem sedeften Sen doldur ben içeyim kadehten, aman kadehten... Mümtaz, bu ikinci türkü ile küçücük ömrünün henüz mânasını dahi kavramadığı kederleri içinden çıkar, birdenbire çok ışıklı, taptaze; fakat bununla beraber yine hasret ve ıstırapla dolu başka bir dünyaya girerdi. Bu, bir ucu İzmir'in Kordonboyu'nda başlayan, öbür ucu babasının hiç anlayamadığı ölümünde biten dünya idi. Orada kendi çocuk muhayyilesine sığmayan bir yığın şey, orada da ölüm gurbet, kan, yalnızlık ve içinde çöreklenen o yedi başlı ejder hüznü vardı. (..) Annesi o hafta içinde bir gece sabaha karşı öldü. Ölmeden evvel oğlundan su istemiş, sonra ona bir şeyler söylemeye çalışmış, fakat bir türlü muvaffak olamamış, sonra yüzü sapsarı kesilmiş, gözleri kaymış, dudakları bir iki defa titredikten sonra kaskatı kesilmişti. Mümtaz'ın hafızası bu son ânı olduğu gibi tespit etmişti. Bu ölümün arkasında da bir türlü dolduramadığı uzun bir boşluk vardı.

Kalabalık...

Bu kalabalığın gündüz ışığında bile insanı ürperten bir manzarası vardı. Onlar canlı bir tabiat manzarasından ziyade, kim bilir hangi felaketle oldukları vaziyette donup kalmış mahlûklara benzerlerdi. Fakat asıl korkuncu, muhayyilenin durduğu anlardaki manzaralarıydı. O zaman hayattan boşaltılmış, ebediyyen ona yabancı, onu inkâr eden bir çehre takınırlardı. Sanki "Biz hayatın dışındayız." derlerdi. Hayatın dışında... O, herşeyi besleyen hayat suyu bizden çekilmiştir. Ölüm bile bizim kadar kısır değildir."

Boşluğun aynası

Mümtaz, bu karanlık aynada henüz başlangıçta olan ömrünün dost hayallerini, babasının altında yattığı ağacı, olduğu gibi bıraktığı çocuk saatlerini, han odasında bâkir tenine çok derin bir aşı gibi yapışan köylü kızını, büyük siyah gözlerini her an uğultulu davete koşmaya hazır bir ürperme ile arar, sonra onun sadece boşluğun aynası olduğunu görünce yerinden kalkar, kâbuslu bir rüyadan çıkar gibi kayaların dev gölgeleri arasından her adımda sendeleyerek solumaya çalışırdı.

Yenilmez (Invictus)
Invictus 2009 yılında çekilen biyografik drama filmi. Güney Afrika'da yapılan 1995 Ragbi Dünya Kupası boyunca Nelson Mandela'nın hayatını anlatmaktadır. Clint Eastwood'un yönettiği filmde Morgan Freeman Güney Afrika Cumhuriyeti Başkanı, Matt Damon ise ragbi takımının kaptanını canlandırmıştır. John Carlin'in Playing the Enemy: Nelson Mandela and the Game That Changed a Nation (Düşmanla Oynamak:Nelson Mandela ve Bir Ulusu Değiştiren Oyun) adlı eserinden esinlenilmiştir. http://tr.wikipedia.org/wiki/Yenilmez_(film,_2009)

Liderliğiniz Tehlikede

Liderliği kaybetmekten korktuğum gün zaten liderliği kaybettiğim gündür.
Yenilmez (Invictus)