Türü
Deneme
Sayfa Sayısı
420
Baskı Tarihi
2005
Baskı Sayısı
0. Baskı
Yayın Evi
Klasik
Mütercimi
Hasan Tuncay Başoğlu
Bosna'nın özgürlük mücadelesiyle özdeşleşen Aliya İzzetbegoviç, siyasi bir figür olmanın yanında aynı zamanda çok önemli bir düşünür de. Onun eylemci kişiliğinin yanı sıra kendisini ele veren bilge kişiliği, öncülük ettiği özgürlük mücadelesinin karakterini belirlemiştir. Bu kitap, Aliya İzzetbegoviç'in bilge kişiliğinin billurlaştırdığı düşünce yoğunluklu metinlerden oluşmaktadır. Kısa ancak yoğun ve çarpıcı notlarda kendisini ele veren fikri derinlik, onun tarih kurucu kişiliğinin entelektüel boyutu hakkında zengin ipuçları vermektedir.

Hakikat

533. Aynı şey hakkında sonsuz sayıda yalan mümkündür. Fakat onunla ilgili hakikat sadece bir tanedir.

Türü
Deneme
Sayfa Sayısı
420
Baskı Tarihi
2005
Baskı Sayısı
0. Baskı
Yayın Evi
Klasik
Mütercimi
Hasan Tuncay Başoğlu
Bosna'nın özgürlük mücadelesiyle özdeşleşen Aliya İzzetbegoviç, siyasi bir figür olmanın yanında aynı zamanda çok önemli bir düşünür de. Onun eylemci kişiliğinin yanı sıra kendisini ele veren bilge kişiliği, öncülük ettiği özgürlük mücadelesinin karakterini belirlemiştir. Bu kitap, Aliya İzzetbegoviç'in bilge kişiliğinin billurlaştırdığı düşünce yoğunluklu metinlerden oluşmaktadır. Kısa ancak yoğun ve çarpıcı notlarda kendisini ele veren fikri derinlik, onun tarih kurucu kişiliğinin entelektüel boyutu hakkında zengin ipuçları vermektedir.
Neden Altını Çizdim?
Hali pür melalimiz...

Taklit

521. Taklit, en açık kabul ve onaylama biçimidir.

Türü
Deneme
Sayfa Sayısı
420
Baskı Tarihi
2005
Baskı Sayısı
0. Baskı
Yayın Evi
Klasik
Mütercimi
Hasan Tuncay Başoğlu
Bosna'nın özgürlük mücadelesiyle özdeşleşen Aliya İzzetbegoviç, siyasi bir figür olmanın yanında aynı zamanda çok önemli bir düşünür de. Onun eylemci kişiliğinin yanı sıra kendisini ele veren bilge kişiliği, öncülük ettiği özgürlük mücadelesinin karakterini belirlemiştir. Bu kitap, Aliya İzzetbegoviç'in bilge kişiliğinin billurlaştırdığı düşünce yoğunluklu metinlerden oluşmaktadır. Kısa ancak yoğun ve çarpıcı notlarda kendisini ele veren fikri derinlik, onun tarih kurucu kişiliğinin entelektüel boyutu hakkında zengin ipuçları vermektedir.
Neden Altını Çizdim?
Demek ki ciltler devirerek alim olunmaz, irfan elde edilemez...

Okumak...

326. (...) Bir arının poleni bala dönüştürmesinin "dahili" çalışma ve zaman gerektirmesi gibi, okuma da şahsi bir katkı gerektirir.

Türü
Deneme
Sayfa Sayısı
420
Baskı Tarihi
2005
Baskı Sayısı
0. Baskı
Yayın Evi
Klasik
Mütercimi
Hasan Tuncay Başoğlu
Bosna'nın özgürlük mücadelesiyle özdeşleşen Aliya İzzetbegoviç, siyasi bir figür olmanın yanında aynı zamanda çok önemli bir düşünür de. Onun eylemci kişiliğinin yanı sıra kendisini ele veren bilge kişiliği, öncülük ettiği özgürlük mücadelesinin karakterini belirlemiştir. Bu kitap, Aliya İzzetbegoviç'in bilge kişiliğinin billurlaştırdığı düşünce yoğunluklu metinlerden oluşmaktadır. Kısa ancak yoğun ve çarpıcı notlarda kendisini ele veren fikri derinlik, onun tarih kurucu kişiliğinin entelektüel boyutu hakkında zengin ipuçları vermektedir.

Okumuslarin Ahmakligi

325. Aptal bir köylüden bahsedilip bahsedilemeyeceğini bilemiyorum. Aptallık, sözde aydın olan ahmaklarda çok daha yaygındır. Bu, aptallığın en tiksindirici ve en açık biçimidir. Sahte bilginlik, aptallığı gizlemekten ziyade ifşa eder. Aptallık orada en vazıh şekliyle mevcuttur. Bu tür bir aptallığı köylülerde asla görmedim.

Türü
Deneme
Sayfa Sayısı
420
Baskı Tarihi
2005
Baskı Sayısı
0. Baskı
Yayın Evi
Klasik
Mütercimi
Hasan Tuncay Başoğlu
Bosna'nın özgürlük mücadelesiyle özdeşleşen Aliya İzzetbegoviç, siyasi bir figür olmanın yanında aynı zamanda çok önemli bir düşünür de. Onun eylemci kişiliğinin yanı sıra kendisini ele veren bilge kişiliği, öncülük ettiği özgürlük mücadelesinin karakterini belirlemiştir. Bu kitap, Aliya İzzetbegoviç'in bilge kişiliğinin billurlaştırdığı düşünce yoğunluklu metinlerden oluşmaktadır. Kısa ancak yoğun ve çarpıcı notlarda kendisini ele veren fikri derinlik, onun tarih kurucu kişiliğinin entelektüel boyutu hakkında zengin ipuçları vermektedir.

Ölüme saygı

21. Çoğunlukla aşırı bir şekilde övülen "ölümü küçümseme hasleti", hayata (veya insana) saygı eksikliğinin bir neticesi olabilir.

Türü
Deneme
Sayfa Sayısı
232
Baskı Tarihi
2010
ISBN
978-605-111-902-1
Baskı Sayısı
0. Baskı
Yayın Evi
Doğan Yayıncılık
Tadına doyulmaz, kimi zaman kışkırtıcı, kimi zaman sakinleştirici ama ruhu hep özgür kalan yazılar İnsan ki eşrefi mahlukattır, içindeki semavi özü keşfetmekle yükümlüdür. Çıkacaksın yollara, kendine doğru git gidebildiğin kadar. Keşif boynumuzun borcudur. Kendimizi keşfetmek, aşkı keşfetmek, dünyayı keşfetmek, Öteki’ni keşfetmek… ()

Miskinliğe Övgü

Bir toplumda ideolojik tartışmaların hızlandığı zamanlarda hiçbir tartışmaya girmeden köşesine çekilen ya da alıp başını gitmek isteyen çok insan oluyor. Sesleri duyulmasa da var onlar. Uzaktan bakıyorlar genel ortama: Bir tartışmadır gidiyor gırla. Çetin, kutuplaşmacı, kırıcı sözler telaffuz ediliyor ortada, siyaset ve medya meydanlarında. Her kırılan daha çok kırıyor karşıdakini. Hırpalıyoruz kendimizi, birbirimizi milletçe, memleketçe. Birbirimizden "öteki"ler yaratıyoruz. Anlamadan dışlıyor, görmeden kapatıyor, tanımadan etmeden sevmediğimize kanaat getiriyoruz. Ha bire farklılıklarımıza yoğunlaşıyoruz, zerre kadar ortak noktamız yokmuş gibi davranarak. Birbirimizi "bizden olanlar" ve "bizden olmayanlar" diye ikiye ayırıyoruz. Arada kalanlara ya da herhangi bir kutba ait olmayı reddedenlere şüpheyle yaklaşıyoruz. Arafta kalanları anlayamıyor, öteliyoruz. Şehir bezginleri, felsefi miskinler ise hep varoluşsal bir arafta yaşıyorlar. Kimseye kin tutmadan. Kamu alemi bir görerek...

Türü
Deneme
Sayfa Sayısı
0
Baskı Tarihi
2000
ISBN
975-7462-94-2
Baskı Sayısı
3. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Dergâh
Ahmet Hamdi Tanpınar'ın çeşitli gazete ve dergilerde yayımlanmış yazılarından derlenen "Yaşadığım Gibi" yazarın, şair, hikayeci - romancı ve edebiyat tarihçisi olarak millî kültürümüzle ilgili özlü fikirlerini yansıtmaktadır.

Satıhta hiçbir şey yapılamaz.

Her zamanı bulabilmek için bugünün üstüne çıkmaktan başka çare var mı? Yaşanan gün, değiştirici ve sihirbazdır. Peşinden koşmanın ve yakalamanın imkânı yoktur. O çok dalgalı bir denize benzer. İnsan çalkantıya maruz kalır ve ancak küçük tedbirler alır. Satıhta hiçbir şey yapılamaz. Mercan adaları derinliklerde teşekkül ederek dışarıya çıkarlar. Her eserin kendisine göre ve zannettiğimizden çok zaruri ve biyolojidekine çok yakın şartları vardır.

Türü
Araştırma
Sayfa Sayısı
584
Baskı Tarihi
Eylül, 2010
Yazılış Tarihi
Nisan, 2001
ISBN
978-975-6614-51-8
Baskı Sayısı
53. Baskı
Basım Yeri
Vefa/İstanbul
Yayın Evi
Küre Yayınları
Editörü
Mustafa Demiray
Orijinal Adı
Stratejik Derinlik

Dinamik bir uluslararası çevrede

Dinamik bir uluslararası çevrede kendileri de dinamik bir değişim süreci içinde bulunan toplumların önünde temelde üç farklı psikolojiye dayanan üç farklı alternatif vardır: Birincisi. kendi dinamizmini sınırlayan statik bir tavrı benimseyerek uluslararası yapının dinamizminin geçmesini beklemek ve bütün tanımlama ihtiyaçlarını uluslararası sistemin istikrar kavuşmasına kadar ertelemektir. Eğer bir toplum kendi dinamizminden korkuyorsa ve kendisini bu nedenle statik tanımlamalar içinde tutmaya çalışıyorsa bu yolu tercih edecektir. İkincisi, kendi dinamizminin odaklandığı güç unsurlarının anlamlandırmaksızın kendini uluslararası dinamizmin akışına kaptırmaktır. Bu da kendini tarih içinde bir özne olarak tanımlama sıkıntısı çeken ve tarihi akan bir nehir, uluslararası güç merkezlerini bu nehri yönlendiren etken unsurlar, kendini de bu akışa kapılmak zorunda kalan sıradan bir nesne olarak gören bir bakış açısının ürünüdür. Üçüncüsü ise kendi dinamizminin potansiyelini uluslararası dinamizmin potasında bir güç parametresi haline dönüştürebilme çabası içine girmektir. Bu tercih her iki dinamizmin kaynaklarını da, mekanizmasını da, akış seyrini de resmedebilen, açıklayabilen, anlayabilen ve anlamlandırabilen bir yaklaşımının ürünü olabilir. Birinciler bir özgüven, ikinciler bir kimlik tanımlaması problemi ile boğuşurken üçüncüler kendi tarih ve coğrafya derinliklerinden kaynaklanan bir özgüvene sahip olmanın psikolojik gücü ile sadece diğer iki yaklaşımca risk unsuru gibi görünen kendi dinamizmlerini bir güç oluşturma kanalına akıtmayı bilmekte kalmaz, aynı zamanda uluslararası dinamizmin dengeye dönüşmesi sürecinde belirleyici olabilen bir strateji performansı da gösterebilirler. Bu çerçevede birinciler vakit kazanmaya ve dinamizmi geçiştirmeye, ikinciler dinamizmin sarhoşluğunda vakti unutmaya yönelirken, üçüncüler vaktin her anını geleceği şekillendirme potansiyeli taşıyan bir büyük değer olarak telakki eder ve hakkıyla değerlendirilmeden geçen her anı kaçırılan bir büyük fırsat olararak görürler.Birinciler kendi toplumsal potansiyellerini kontrol altında tutmaya, ikinciler kendi toplumları ile yabancılaşarak küresel trendlerin trenini kaçırmamaya çalışırken, üçüncüler kendi toplumları ile tarihi bir yürüyüşe çıkmış olmanın kararlılığı içinde toplumun kendi kendi bünyesinde barındırdığı her dinamik unsuru gerektiği anda ve gerektiği şekilde kullanmaya çalışırlar. Birinciler kendi yerel varoluş alanlarını korumaya, ilinciler yerel varoluş alanlarından koparak mümkün olduğunca kısa bir zamanda küresel varoluş alanlarına ulaşmaya çalışırken, üçüncüler kendi yerel varoluş alanları ile küresel varoluş alanları arasında yeni bir anlamlılık ilişkisi kurarak gelecek nesillerini tarihte onurlu birer özne kılacak zemini hazırlamaya çalışırlar. Birinciler kaosun anaforundan korunmaya, ikinciler bu anafora kapılmaya çalışırken, üçüncüler kaostan kozmosa geçişin aktörleri olmaya gayret ederler.

Türü
Roman
Sayfa Sayısı
160
Baskı Tarihi
2010
ISBN
978-9944-184-61-8
Baskı Sayısı
0. Baskı
Mütercimi
Semih Kavak

Aristokrat Olmak

Şüphesiz aristokrat olmak, büyük bir yücelikle ayak takımının çamurundan tamamen bihaber olmaktır. Ama aristokrat olmanın bir diğer yönü de, bazen kalabalığa şöyle bir göz gezdirmek ve meraklı gözlerle (bir opera dürbününden bakar gibi) kalabalığı süzmektir. Hatta bir noktada toplanan kalabalığa ve onların iğrençliğine şöyle bir dönüp gözlemci gözüyle dik dik bakmak bile centilmenliğin bir gereğidir. Çünkü bu, onları eğlendirmek için hazırlanmış bir manzaradır!!!

Türü
Deneme
Sayfa Sayısı
256
Baskı Tarihi
Eylül 2008
Baskı Sayısı
0. Baskı
Yayın Evi
Etkileşim
"Çünkü sen Süleyman'ı görmedin/ Kuşların dilini nereden bileceksin?" diyen Sühreverdi'nin, "konuşan yalnız Hakikat'tir" diyen Bediüzzaman'ın, "ayrılığa ulaşsaydık, ona kendi acısını tattırırdık" diyen İbn Arabi'nin, "üzüm sarhoşluğu değil benim sarhoşluğum/ benim sarhoşluğumun sonu yok" diyen Mevlana'nın, "mantıku't-tayrın lugat-ı mutlakından söyleriz" diyen Niyazi Mısri'nin, "teknolojik burjuva uygarlığı, bir protezler medeniyetidir, insanların ruhlarını sakatlıyor, onlara protezler takmaya çalışıyor" diyen Tarkovski'nin, "düşünme, yüzyıllardır kutsanan aklın, düşünmenin önündeki en büyük eng

Felsefi Anarşizm

Bir felsefi tutum olarak anarşiyle tanıştığımda, gerçek anarşistlerin hep, içte, derinliklerde karışıklığa yol açan düzen fikrine karşı, yerleşim, egemen ve yaygın olana yönelik bir karşı müdahale olduğunu farkettim. Felsefi anarşist, insanın içindeki anarşiye karşı bir tedbir yolunu seçiyordu demek ki... Her türden gayr-i insani ve gayr-i ahlaki otoriteye karşı çıkarak şöyle diyordu bir bakıma: "sen bana dayatamazsın. Sen egemen ve yaygın olanın her zaman doğru olduğuna beni inandırmazsın. Bu da bir önermedir ve yanlışlanabilir, yanlışlanmalıdır." Öyle ya, "mutlak"ın benimsenmediği yerde, her şey göreceli hale gelir ve kendi yorumunu mutlaklaştıranher muktedir de, kendisini "tanrılaştırır". İşte orada felsefi anarşist belirir ve ona haddini bildrmek üzere, yerleşik ve yaygın olana karşı savaş açar.