Türü
Diğer
Sayfa Sayısı
342
Baskı Tarihi
2003
ISBN
975-8264-33-8
Baskı Sayısı
0. Baskı
Mütercimi
M. Nuri Gençosman
"İkimiz için de göz nuru olacaktır.."
Firavn'ın eşi Asiye, Musa hakkında kocasına "muhakkak o benim ve senin için göz nurudur." dedi. Şu halde Asiyede hasıl olan kemal ile gözü Musa'yı görmekle aydınlandı. Nasıl ki Firavn da boğulurken Allah'ın kendisine verdiği iman sayesinde Musa, onun için göz nuru oldu. Şu halde Allah, Firavn'ı pak ve temiz öldürdü. Çirkin ve fena amellerinden onda birşey kalmadı. Çünkü Allah onun ruhunu yeni bir günah işlemeden önce yani imana geldiği anda kalb etti. Halbuki İslam evvelce geçmiş olan günahları ortadan kaldırır. Allah, bu ilim ve mazhariyeti dilediği kimse için ayet ve alamet kıldı. Ta ki hiç kimse ilahi rahmetten umutsuzluğa düşmesin. Çünkü kafirlerden başka hiç kimse Allah'ın rahmetinden umut kesmez. Şu halde Firavn eğer umutsuzlardan olsaydı imana yanaşmazdı. Demekki Firavn'ın eşi Asiye'nin kendi hakkında " o benim ve senin için göz nuru olsun, onu öldürmeyin, olaki yakında bize faydası dokunur." dediği gerçekleşti ve iş böyle oldu.
Türü
Hatırat
Sayfa Sayısı
393
Baskı Tarihi
Kasım 2007
Yazılış Tarihi
1992
ISBN
9944-125-03-2
Baskı Sayısı
3. Baskı
Basım Yeri
İzmir
Editörü
Şeref Yılmaz
Yazan: AHMED ŞAHİN
Yazı Kaynağı: Zaman Gazetesi, Ailem Eki, Sayı: 228
Çileli bir devrin hikayesini Ali Ulvi Kurucu merhumun hatıralarından okumak büyük bir şans. Hayatını tamamen ilme adamış yüksek bir kâmet olan merhum Kurucu, hatıralarıyla da irşad vazifesini yerine getiriyor.
Bahçe Duvarından Okunan Şiir
Meselâ, bu hürriyet sevdalılarından Süleyman Nazif de, en kuvvetli muhaliflerden iken ve Meşrutiyet'ten önce:
İşte gülzâr-ı vatan mahv oldu istibdâd ile,
Bizden istimdâd eder her zerre bir feryâd ile,
Geçmesin, eyyamımız bî-hûde istimdâd ile,
Pençeleşmek muktazî gaddar ile, bîdâd ile;
Arkadaşlar, kan dökün, kan dökmenin eyyamıdır.
diye Sultan Abdülhamid aleyhine, imzasız manzumeler neşredip, "Gizli Figanlar" diye Mısır'da bastırmışken; Meşrutiyet'ten sonra İttihat Terakki istibdadını, kavmiyetçilerin ayrılık davalarını ve memleketin mahva doğru gittiğini görünce, "Sultan Hamid'e Şarkı" yazıp yayınlamıştı:
Pâdişâhım gelmemişken yâda biz,
İşte geldik senden istimdada biz,
Öldürürler başlasak feryada biz,
Hasret olduk eski istibdada biz.
Dembedem coşmakta fakr u ihtiyaç,
Her ocak sönmüş ve susmuş, millet aç,
Memleket matemde, öksüz taht u taç,
Hasret olduk devr-i istibdada biz.
Fakat artık olan olmuş, idare, bu milletin ve dininin düşmanı gizli ellere geçmişti. Yani denildiği gibi: Ba'de harabil Basra, Basra harap olduktan, iş işten geçtikten sonra... Ne gariptir ki bu söz Süleyman Nazif e gerçekten de uygun düşer. Çünkü kendisi Bağdad'daki son Osmanlı valilerinden birisidir ve Basra da o sırada elden çıkmıştı.
Bir rivayete göre Süleyman Nazif, eski yaptıklarına ve yazdıklarına o kadar pişman olmuş ki bu şarkıyı yazıp yayınlamakla kalmamış; Sultan Abdülhamid'in de duymasını arzu etmiş. O sırada Sultan, Balkan Harbi'nde elimizden çıktığı için, sürgün olarak bulunduğu Selanik'ten getirilip Beylerbeyi köşküne kapatılmış imiş. Sultan'ın sabah namazlarını bahçede kıldığını öğrenen Süleyman Nazif, o sırada bahçe duvarının dışından birisine okutarak, bu şiirini Sultan'a da duyurmuş imiş...
Türü
Akademik
Sayfa Sayısı
0
ISBN
975-8470-03-5
Baskı Sayısı
0. Baskı
Mütercimi
kenan demirayak
Orijinal Adı
Zâdu'l-me'âd
Sınırsız kardeşlik, ölçüsüz babalık ve sonsuz analık...
Bizler yaşamı nasıl seveceğimizi öğreninceye dek, içimizdeki ölüm acısını ve pisliğini yenemeyeceğiz.
Ve bizler yaşamı nasıl seveceğimizi öğrenemeyeceğiz, onu hesapsızca, bir kazanç ummaksızın harcamasını öğreninceye dek.
Ve bizler onu hesapsızca, bir kazanç ummaksızın harcayamayacağız, elimizdeki, yaşamın şu veya bu parçasından mülkiyetimiz olduğuna tanıklık eden değersiz tapuları yırtıp atıncaya, onu tam bedeninin -ki bölünmez o- bedenimiz, bütün ruhunun -ki parçalanmaz o- ruhumuz olduğunu kavrayıncaya kadar.
İşte bunu kavradığımız zaman, evrende felaketler ve felaketzedeler değil, sınırsız kardeşlik, ölçüsüz babalık, sonsuz analık olacaktır.
Türü
Akademik
Sayfa Sayısı
0
ISBN
975-8470-03-5
Baskı Sayısı
0. Baskı
Mütercimi
kenan demirayak
Orijinal Adı
Zâdu'l-me'âd
Felaket!..
Gökte cenaze töreni olabilecek yeryüzü düğünlerinde oynamamız ve gökte düğün olabilecek yeryüzü cenazelerinde ağlamamızdır felaket.
.
.
.
İnsanın, insanın felaketi olmasıdır, felaket!
Türü
Akademik
Sayfa Sayısı
0
ISBN
975-8470-03-5
Baskı Sayısı
0. Baskı
Mütercimi
kenan demirayak
Orijinal Adı
Zâdu'l-me'âd
Felaket!..
İnsan ölümden, ancak yaşamı tam anlamıyla sevemediği için hoşlanmamışrtır. İnsan yaşamından bir felaket yaratmasaydı, ölüm de bir felaket olmazdı.
Türü
Diğer
Sayfa Sayısı
236
Baskı Tarihi
1998
Yazılış Tarihi
otobiyografi
ISBN
9754580219
Baskı Sayısı
5. Baskı
Basım Yeri
ankara
Mütercimi
prof.dr. gürsel aytaç
Orijinal Adı
baumeister der welt
Avusturyalı yazar zweig (1881-1942), "baumeister der welt" adlı eserinde bir bölümü, üç alman yazarına ayırır: kleist, niezsche ve hölderlin.
Kendini bulma değişimleri
Kabuk değiştiremeyen yılan ölür.
aynı şekilde, düşüncelerini değiştirmesine engel olunan
kafalar da öyle: kafa olmaları son bulur.
Türü
Diğer
Sayfa Sayısı
236
Baskı Tarihi
1998
Yazılış Tarihi
otobiyografi
ISBN
9754580219
Baskı Sayısı
5. Baskı
Basım Yeri
ankara
Mütercimi
prof.dr. gürsel aytaç
Orijinal Adı
baumeister der welt
Avusturyalı yazar zweig (1881-1942), "baumeister der welt" adlı eserinde bir bölümü, üç alman yazarına ayırır: kleist, niezsche ve hölderlin.
Türü
Diğer
Sayfa Sayısı
216
Baskı Tarihi
2006
ISBN
9757069019
Baskı Sayısı
0. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Mütercimi
Nesim Göktürk
bu kitap, gorkinin kazan üniversitesine girememesinin burukluğu ile yazdığı otobiyografilerinden birisidir.
Benim Üniversitelerim
Öklid bir aptaldır ! Aptal......Tanrı'nın şu Yunanlıdan daha akıllı olduğunu ben kanıtlayacağım.
Türü
Akademik
Sayfa Sayısı
0
ISBN
975-8470-03-5
Baskı Sayısı
0. Baskı
Mütercimi
kenan demirayak
Orijinal Adı
Zâdu'l-me'âd
Ölüm Bilgisi
Size bilmecelerle konuştuğumu mu düşünüyorsunuz?
İnsanların gelenekleri, onların varlıklarından, her halkası bir bilmece olan bir zincir yaratmışken, eğer bilmeceler olmasaydı, acaba ben sizlere ne ile konuşabilirdim? Evet, bir bilmecedir yaşamla ölümün birbirinden ayrılması; gündüzün geceyle, uyanıklığın uykuyla, çiçeğin meyveyle ve şebnem tanesinin denizde yüzen buz kütlesiyle yakınlığı kadar yakındır birbirlerine oysa…
Bir bilmecedir yerin bitkisini, kuşunu ve hayvanını bedeninde et, kan ve kemiğe dönüştürmek için öldürüp de bunların ölümünü yaşam olarak adlandırmanız ve yer bedenini bitki, kuş ve hayvana dönüştürürken buna yaşam değil de ölüm demeniz.
Gerçekten bir bilmecedir, yediğiniz her şeyde ölümü yemeniz, içtiğiniz her şeyde onu içmeniz, giydiğiniz her şeyde onu giymeniz ve onunla yatıp kalkmanız, her çeşit arzunuzda onu istemeniz ve bütün bunlarda onu yaşam adıyla yüceltmeniz, sonra da sizi yediğinde, içtiğinde, giydiğinde ve istediğinde kalkıp onu lanetlemeniz!...
Türü
Akademik
Sayfa Sayısı
0
ISBN
975-8470-03-5
Baskı Sayısı
0. Baskı
Mütercimi
kenan demirayak
Orijinal Adı
Zâdu'l-me'âd
Yoksulluk
Söylesenize bana nedir yoksulluk? Yoksulluk dağlarınızın da şahit olduğu gibi, sizde kayalardan üzüm zeytin ve buğday fışkırtan kararlılık olması mıdır?
Pırıl pırıl su içmeniz ve kokulu havayı içinize çekmeniz midir yoksulluk?
Toprağı giyinmeniz, göğü bürünmeniz ve zindeliğin ötrünüzü ve giysinizi paylaşması mıdır yoksulluk?
Yoksulluk sizin, yakınının kanı ile karışmış ve nefretlerinin ve acılarının ateşiyle pişmiş iki ekmek yemeniz yerine kendi alın terinizle karılmış ve inancınızın ateşiyle pişirilmiş bir ekmek yemeniz midir?