Türü
Roman
Sayfa Sayısı
0
Baskı Sayısı
0. Baskı
Or’da Kimse Var mı?” dörtlüsünün üçüncü kitabı Valla Kurda Yedirdin Bern’de Türk solunun ve Kürt sorununun resmi çiziliyor. “Türküm…kendi insanımın manzaralarını seviyorum… Buna milliyetçilik diyorsan, öyle olsun!” diyor Günay Rodoplu, ve devam ediyor. “Milliyetçi’ olduğum içindir ki, Kürtlerin köken arayışlarını empatiyle izliyor, elimden geldiği kadar yardımcı olmaya çalışıyorum. ‘Mızıka çalındı, düğün mü sandın?’ türküsü içimi titretirken, Şiran’ın ‘Hanımaı mın, bermaya mın’ feryadına kulak vermemem mümkün mü?
"Çünkü sen..."
Anlamazsın, bacım anlamazsın. Çünkü sen devrimci değilsen...
"Bak şimdi" dedi, Günay, yine o şaşırtıcı sukunetiyle, "Devrimci değilsen'den kastın, bu düzenin devamını istiyor, o yönde mücadele veriyor olmamsa, yanılıyorsun. Muhayyel bir gelecek için mutlak bir şimdiyi feda etmekten yana olmadığımı kastediyorsan, haklısın. Orman kanununu, sömürüyü, zulmü karşı çıkmamak suretiyle zımnen de olsa savunduğumu düşünüyorsan, yanılıyorsun. Dünyada hiçbir ussal düzenlemenin, insan hayatına, adam öldürmeye değmeyeceğine inandığımı düşünüyorsan, haklısın. Bir babanın yaşama hakkının çocuğununkinden daha az olmadığını düşündüğümü hissediyorsan, yine haklısın." dedi.
"Billah, kıvırtiyrsen!" dedi, Binali yine.
Türü
Roman
Sayfa Sayısı
0
Baskı Sayısı
0. Baskı
Or’da Kimse Var mı?” dörtlüsünün üçüncü kitabı Valla Kurda Yedirdin Bern’de Türk solunun ve Kürt sorununun resmi çiziliyor. “Türküm…kendi insanımın manzaralarını seviyorum… Buna milliyetçilik diyorsan, öyle olsun!” diyor Günay Rodoplu, ve devam ediyor. “Milliyetçi’ olduğum içindir ki, Kürtlerin köken arayışlarını empatiyle izliyor, elimden geldiği kadar yardımcı olmaya çalışıyorum. ‘Mızıka çalındı, düğün mü sandın?’ türküsü içimi titretirken, Şiran’ın ‘Hanımaı mın, bermaya mın’ feryadına kulak vermemem mümkün mü?
Billah kıvırtiyrsen!
Kitabını aldım, baktım, "Bu Ülke". "Cemil Meriç" diye birisi tarafından yazılmıştı, 1974, Ötüken Yayınevi.
Yıl 1975'di ve Ötüken bizim için gittikçe daha tehlikeli boyutlara ulaşan faşist hareketin yayıneviydi. Yukarıda DDKD İstanbul şubesi, aşağıda bir Türkçü. Rodoplu'ya bir kez daha baktım.
"Müslüman solcudur." dedi, Binali.
O yıllarda "Ne sağcıdır, ne solcu, futbolcudur futbolcu" tekerlemesini sıkça kullanıyorduk ama "Müslüman solcu" tanımlamasını ilk kez duyuyordum. Hayretimi saklayamadım.
"Dindar mısınız?"
Bir an düşündü, "Dünya görüşüm dindarların dünya görüşü ile çakışır." dedi.
"Billah kıvırtiyrsen!"
Ve Uçurtma..
Kış, Kâbil'deki her çocuğun en sevdiği mevsimdi; en azıdan babası iyi cins bir soba alabilen çocukların.
..
Kış benim için çok haneli bölmelerin, Bulgaristan'ın başkentini anımsamanın sonu, Hasan'la sobanın başında iskambil oynayarak, salı sabahları cinema parkta bedava Rus filmi izleyerek, bir sürü kardan adam yaptıktan sonra öğle yemeğinde pilavlı tatlı şalgam kurma'sı yiyerek geçirilen üç aylık tatilin başlaması demekti.
Ve uçurtmalar, elbette. Uçurtma uçurmak. Uçurtma yarıştırmak.
Türü
Roman
Sayfa Sayısı
0
Baskı Sayısı
0. Baskı
Or’da Kimse Var mı?” dörtlüsünün üçüncü kitabı Valla Kurda Yedirdin Bern’de Türk solunun ve Kürt sorununun resmi çiziliyor. “Türküm…kendi insanımın manzaralarını seviyorum… Buna milliyetçilik diyorsan, öyle olsun!” diyor Günay Rodoplu, ve devam ediyor. “Milliyetçi’ olduğum içindir ki, Kürtlerin köken arayışlarını empatiyle izliyor, elimden geldiği kadar yardımcı olmaya çalışıyorum. ‘Mızıka çalındı, düğün mü sandın?’ türküsü içimi titretirken, Şiran’ın ‘Hanımaı mın, bermaya mın’ feryadına kulak vermemem mümkün mü?
Doğu'da ölüm
Ölümün, Ankara'da, benim ailemde keyfini sürdüğü korkutucu gücünü burada kaybettiğini gördüm ben. Şurası muhakkak ki, onlar kendi kayıplarını bizim kadar abartmıyorlardı.
Türü
Hatırat
Sayfa Sayısı
393
Baskı Tarihi
Kasım 2007
Yazılış Tarihi
1992
ISBN
9944-125-03-2
Baskı Sayısı
3. Baskı
Basım Yeri
İzmir
Editörü
Şeref Yılmaz
Yazan: AHMED ŞAHİN
Yazı Kaynağı: Zaman Gazetesi, Ailem Eki, Sayı: 228
Çileli bir devrin hikayesini Ali Ulvi Kurucu merhumun hatıralarından okumak büyük bir şans. Hayatını tamamen ilme adamış yüksek bir kâmet olan merhum Kurucu, hatıralarıyla da irşad vazifesini yerine getiriyor.
Akif ve Hâmid
Birgün (Mehmet) Akif (Ersoy) Beyle konuşuyorduk. Kendisine sordum:
"Efendim, kudret-i şairane itibariyle, (Abdülhak) Hâmid'le kendinizi nasıl bulursunuz?" Şöyle cevap vermişti:
"Hâmid'le benim aramdaki fark şudur: Ben yükseldiğimde, Hâmid kadar yükselemem. Alçaklığımda da o kadar alçalamam..."
Türü
Roman
Sayfa Sayısı
0
Baskı Sayısı
0. Baskı
Or’da Kimse Var mı?” dörtlüsünün üçüncü kitabı Valla Kurda Yedirdin Bern’de Türk solunun ve Kürt sorununun resmi çiziliyor. “Türküm…kendi insanımın manzaralarını seviyorum… Buna milliyetçilik diyorsan, öyle olsun!” diyor Günay Rodoplu, ve devam ediyor. “Milliyetçi’ olduğum içindir ki, Kürtlerin köken arayışlarını empatiyle izliyor, elimden geldiği kadar yardımcı olmaya çalışıyorum. ‘Mızıka çalındı, düğün mü sandın?’ türküsü içimi titretirken, Şiran’ın ‘Hanımaı mın, bermaya mın’ feryadına kulak vermemem mümkün mü?
Oğul, bu muydu sadıklığın!
Çıktım, ama kapısının önünden ayrılamadım. Öyle duruyordum ki, inlemeye benzer bir sesle irkildim. Kulak kabarttım, Günay'ın sesiydi. Yıllar önceden hatırladığım bir uzun hava söylüyordu,
"Oğul, bu muydu sadıklığın! Valla, yedirdin kurda beni!"
Türü
Roman
Sayfa Sayısı
0
Baskı Sayısı
0. Baskı
Or’da Kimse Var mı?” dörtlüsünün üçüncü kitabı Valla Kurda Yedirdin Bern’de Türk solunun ve Kürt sorununun resmi çiziliyor. “Türküm…kendi insanımın manzaralarını seviyorum… Buna milliyetçilik diyorsan, öyle olsun!” diyor Günay Rodoplu, ve devam ediyor. “Milliyetçi’ olduğum içindir ki, Kürtlerin köken arayışlarını empatiyle izliyor, elimden geldiği kadar yardımcı olmaya çalışıyorum. ‘Mızıka çalındı, düğün mü sandın?’ türküsü içimi titretirken, Şiran’ın ‘Hanımaı mın, bermaya mın’ feryadına kulak vermemem mümkün mü?
Kelimelerin Karşılığı
O geceye geri dönecek olursak, sersemlemiş olduğumu söyleyebilirim. "Burjuvazi", "proleterya", "komprador", hatta "turancı" ve "faşist" kelimelerinin bende karşılığı yoktu. Bu eğitim, yüzme öğrenmesi için çocuğu bir bilen nezaretinde usulca suya sokmaktansa, kayalardan fırlatıp, bata çıka öğrenmesini yeğleyen bir eğitim biçimiydi.
Türü
Roman
Sayfa Sayısı
0
Baskı Sayısı
0. Baskı
Or’da Kimse Var mı?” dörtlüsünün üçüncü kitabı Valla Kurda Yedirdin Bern’de Türk solunun ve Kürt sorununun resmi çiziliyor. “Türküm…kendi insanımın manzaralarını seviyorum… Buna milliyetçilik diyorsan, öyle olsun!” diyor Günay Rodoplu, ve devam ediyor. “Milliyetçi’ olduğum içindir ki, Kürtlerin köken arayışlarını empatiyle izliyor, elimden geldiği kadar yardımcı olmaya çalışıyorum. ‘Mızıka çalındı, düğün mü sandın?’ türküsü içimi titretirken, Şiran’ın ‘Hanımaı mın, bermaya mın’ feryadına kulak vermemem mümkün mü?
İnsanlar Hangi Dünyaya Kulak Kesilmişse Öbürüne Sağır
Bize gelince, 1960-1980 dönemi ve hatta sonrasında, hemen her oluşumu, hatta sokakta iki ateş arasında kalan ev kadınının ölümünü bile kendi terimlerimizle algılamak gibi bir yanlışa düştüğümüz gibi, Marksist-Leninist jargona uymayanı yok saydık.
Türü
Roman
Sayfa Sayısı
0
Baskı Sayısı
0. Baskı
Or’da Kimse Var mı?” dörtlüsünün üçüncü kitabı Valla Kurda Yedirdin Bern’de Türk solunun ve Kürt sorununun resmi çiziliyor. “Türküm…kendi insanımın manzaralarını seviyorum… Buna milliyetçilik diyorsan, öyle olsun!” diyor Günay Rodoplu, ve devam ediyor. “Milliyetçi’ olduğum içindir ki, Kürtlerin köken arayışlarını empatiyle izliyor, elimden geldiği kadar yardımcı olmaya çalışıyorum. ‘Mızıka çalındı, düğün mü sandın?’ türküsü içimi titretirken, Şiran’ın ‘Hanımaı mın, bermaya mın’ feryadına kulak vermemem mümkün mü?
Bilim Despotizmi
"Laboratuvarlar, elektronik aletler, burunlarından kıl aldırmayan kimyagerler vs. vs. Hoşgeldin aydın despotizmi."
Ben artık buna "aydın despotizmi" değil, "bilim despotizmi" demeyi yeğliyorum. Çünkü itiraf etmeliyim ki, Cemil Meriç'i tanıdıktan sonra "aydın" kavramını adamakıllı sorgular oldum. Hint'ten Fransa'ya, Doğu'dan Batı'ya tüm kültürleri ve ideolojileri sorguyalabilecek donanımlı biri ile, bizim hareketimizin aydınları arasında bir fark olmalıydı. Bu fark, "komisar" ile "yogi" arasındaki gibi bir farktı. Lenin ile Fromm arasındaki gibi bir farktı. İdeplojiden öte, insanın yeryüzündeki serüvenini kapsama meselesiydi ve neresinden bakarsam bakayım, Formm, Lenin'i; yogi de komiseri kapsıyordu; birinciler ikincilerin aştıkları bir merhale gibiydiler. Bu bakımdan "aydın" dendiğinde kendi ideolojisine rasyonel yani bilimsel, yani ussal gerekçeler bulmakla sorumlu olan mektepliyi düşünüyordum. Ve görüyorum ki, her ideoloji kendi aydınını yetiştiriyor. Aynı Rand, Hayek, kapitalizmin aydınlarıysa, bizim aydınlarımız da var. Ulema İslam'ın aydınlarıysa, Cizvit papazları da Hristiyanların aydınları. Bir de bunların üçünü beşini hazmetmiş adamlar var ki, onlara başka bir ad lazım.
Türü
Hikâye
Sayfa Sayısı
159
Baskı Tarihi
2006
ISBN
975-8950-88-6
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Editörü
Cahit Akın
"Sanat, insan ile Allah arasında bir gizdir" diyor Sadık Yalsızuçanlar. Karanlığın ortasında başlayan yolculuğunda karşılaştığı ışıltılı hakikatin göz kamaştıran güzelliğini anlatma tutkusu kalemini asla terk etmedi. Şark edebiyatının alegorik tahkiye geleneği ile modern öykünün yenilikçi tekniklerini tasavvuf irfanında buluşturan imgesel ve açık uçlu metinler yazdı hep. Bu öyküler, hem bir sufinin hayatın sırlarını keşfeden mesellerini dinletiyor, hem de dünyaya çevrilmiş bir objektifin sanki bir sinema perdesine düşürdüğü rengarenk imgelerini seyrettiriyor okuruna.